OGS Kamu Hizmeti mi, Vergi mi?
Temeli atılırken maliyetini çıkardıktan sonra Boğaziçi Köprüsü ücretsiz olacak denmişti.
Aradan yıllar geçti ikinci köprü ve oto yollar yapıldı. Hatta üçüncüsü yapılmak üzere.
O günden bu güne sayısız kez maliyetini kurtaran köprü ve otoyollar hükümetlerin gelir toplama materyali olduğundan asla ücretsiz olamayacak hale getirildi. Daha da acısı sanki hammaddesine zam geliyormuş gibi bu zamlar vatandaşa yansıtılıyor.
Günümüzde bütçede hatırı sayılır yeri bulunan otoyol ve köprü gelirleri artırma çabası idarenin belden aşağı vurma taktikleri uygulanmakta.
Örneğin, kimin nasıl ithal ettiği belli olmayan OGS cihazını kırk dolar vererek alıyorsunuz, sonrasında bir şekilde eksi bakiyeye düşüyorsunuz ardından cihazınız iptal ediliyor.
Siz bu gelişmeden habersiz olduğunuzdan rahatça köprüden geçerken cihazınız iptal edildiğinden kaçak muamelesi görüp birde ceza alıyorsunuz. Fıkra gibi. Araba alırken yüzde kırk, yetmiyor her yıl taşıt vergisi veriyorsunuz. Benzin alırken yüzde yetmiş vergi veriyorsunuz.
ÖTV, KDV, dolaylı verdi derken gelirinizin çoğunluğunu vergi veriyorsunuz. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi köprü ile otoyollara vergi vermek zorunda bırakılıyoruz. Otomobil sahibi olmanın dert olduğu başka bir ülke bilmiyorum.
Fert başına düşen milli gelirle ödediğimiz vergiler kıyaslandığında dünyanın en zengin ülkesi olmalıyız.
ABD de vergi kaçakçılığının federal suç olduğunu düşünerek, vergiye verdiği öneme baktığımızda vergi oranlarının bizim ülkemiz kadar ağır olmadığını görmekteyiz. Vergi toplamak adına bulunan yöntemler bazen insanı bezdirecek hale gelmekte. Özellikle İstanbullu bu vergiyi ödemeyi sinesine çekebilir, ancak birde OGS cihazlarının iptal edilmesi yönteminin uygulanması centilmence olmamakla birlikte haksızlıktır.
Hükümetin ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nün bu durumu göz önünde bulundurup haksızlığa son vereceğine inanmak istiyorum.