Azerbaycan'da Cengiz Han'ın Hazinesi
Kitabı Yayınlandı
Tarihsel romanların yazarı Celaleddin Gazenfer oğlu Kasımov: "Dağda iken birkaç kez resim çektim, ama her defasında bu fotoğraflar belirsiz nedenlerden dolayı fotoğraf makinesinin hafızasından silindi..."
Geçtiğimiz günlerde Azerbaycan`ın Tovuz bölgesinde hazine bulundu. İlçe merkezinden 35 km uzakta Bakkallı köyü civarındakı Kaleboynu beldesinde "Köroğlu Kalesi" diye bilinen yükseklikte bulunan hazinenin çevresi artık güvenlik güçlerince korunmaktadır. Burada araştırmalara başlandığından bu yana köy nüfusunun araziye girişine çıkışına tamamen yasak kondu. 1800 metre yükseklikte bulunan kalede hazine olması hakkında söylentile uzun süredir köy halkı arasında dolaşsa da, şimdiye kadar buna önem verilmemiştir .
"Köroğlu Kalesi"ndaki bulgu hakkında ilk kez tarihsel romanlar yazarı Azerbaycan Yazarlar Birliği üyesi, Celaleddin Kasımov bilgi verdi:
"Bakkallı`da gözüme muhteşem dağ ilişti. Sanki içimden bir ses beni o dağa doğru götüryordu. Dağın doruğuna doğru kalkmağa başlamıştım ki , taş parçalarından oyulmuş kapıya rastladım. Kapının ağzı hörgüyle dikilerek kapanmıştı. Ben orada başka kapılara da karşılaştım. Düşündüm ki, dağın içerisinde inler varmış, sonradan onların bu inlerin hepsinin ağzı kapatılmış. Dağa kalktıkça diğer eski yapılara da rastladım. O dağ eski tarihimizin izlerini kendisinde yaşatıyor. Dağın doruğunda bulunan kayaların arasında derinliği 6 metreden fazla olan 3 kuyu vardı. Dördüncü kuyu başka tarafta bulunuyordu ve dibi gözükmüyordu. Bu dağın mucizevi yapısı sanki beni gizlemlediğinden hemen yarın erkenden günbatımından dağın etrafında dolaştım, dağın üzerindeki eski yapıtları gördüm. Orada birkaç resim çektirdim. Kendi kendime karar verdim ki, bu dağda hissettiğim yüce kutsallığı sonuna öğrenmeye çalışacağım. Gerekirse, bu işte bize tarihçilerin ve diğer uzmanların da yardımcı olmasını isteyeceğim.
Ünlü yazar Celalettin`le söyleşimizde "Köroğlu Kalesi"nin bilimeyen sırlarına açıklık getirmeğe çalıştık:
- Siz basında yayınlanan ve kamuoyunun ilgisini çeken makalenizde "Köroğlu Kalesi"nin arka tarafından içeriye doğru 3 gizli kapının, içeride sarayların, mağaraların olduğunu iddia ediyorsunuz. Bunları söylüyor ve aynı zamanda kalenin uzmanlar tarafından incelenmesini öneriyorsunuz. Peki, bu yerlerin sırrı ne? Bu kapıları şimdiye kadar hiç mi gören olmamış?
-Ben ilk kez dağa çıktığında ilk dikkatimi çeken kapılar oldu. Onlar(kapının girişinde bulunan taşlar) eski insanlar tarafından öyle ustalıkla örülmüş ki, dışarıdan bakıldığında burada kapının olup olmadığını anlamak bile mümkün değil. Herhalde kapıların varlığı fazla önemsenmesin diye bu yapılar dağın doruklarına kadar yükselmektedir. Uzaktan bakan herkes, bu kalenin birçok dağlarda olduğu gibi, savunma amacıyla yapıldığını zannedebilir.
Şunu da söylemeliyim ki, dağın 90-100 metrelik yüksekliğinde yaklaşık 10 metrekare alanı olan bir yerin boyandığını farkettim. Bu alan kayanın kendi renginde boyandığından dışarıdan bakıldığından pek te anlaşılmaz. Kayanın öbür yerleriyle karşılaştırıldığında sıvanmış bölümünün yosunla kaplanmadığını gördüm.
Sanırım, 150 metre yükseklikte bir doruğun 100 metre kadar girişinin olamayacağını herkes bilir. Büyük olasılıkla, belirttiğim alan kayanın içindeki sarayın balkonudur. Bu, gerçekten de büyük bir mucizeydi.
Sırrı bir de onda görüyorum ki, bu kalenin üzerinde 20 - ye yakın insan, melek, şeytan resimleri işlenmiş. Bu resimleri buraya yakın bölgelerde yaşayan insanlar görmemişler. Aksi takdirde, bu resimler bu kadar ilgi uyandırmazdı. Basında ve sosyal paylaşım sitelerde yayınlanan yazılardan anlaşılmaktadır ki, benim makalemden sonra sadece sözkonusu dağa yakın bölgelerde yaşayan insanlarda, hem de bu makaleyi okuyan, bununla ilgili yayılan söylentileri duyan herkeste o dağa bir ilgi uyanmıştır.
-Peki, sizin, bu hazineyi elde etmek fikriniz var mı?
- Hayır! Ben bu dağın gücünü biliyorum. Çok büyük ihtimalle o hazine yabancı işgalcilerden korunmak için ayrılmıştır. Ben öyle düşünüyorum ki, bu hazineye girmek akılsızlık olur ve sonunda istenmeyen bir felaket oluşabilir. Ben o dağda iken birkaç kez resim çektim, hepsi nedense makinede yandı. Sonra aradan bir süre geçtikten sonra yeniden Tovuz bölgesine giderek bu dağa yöneldim. Bu kez de dağın şeklini görüntülemek isteyince aniden dağda katı bir duman oluştu. Bir anda siluet halinde bu sis gelip dağın karşısında durdu. Ben o zaman dağın güçlü bir gize sahip olduğunu hissettim, sanki bir mucize vardı bu dağda. Dağın kutsallığına inanarak, ondan resmini görüntülemek için izin istedim. İnanın, bu masal değil, hepsi gerçektir. İzin istedikten sonra sis bir an içinde gözden kayboldu. Geldiği yönden çekilip dağdan uzaklaştı. Bundan sonra dağın resmini çektim. Bu da bir başka harikaydı.
- Eskiden "Köroğlu Kalesi" hakkında herhangi bir araştırmanız var mıydı?
-Aslınd yeterince bilgim vardı. Yaptığım araştırmalar sonucunda öğrendim ki, Alban şahı Cavanşir`in ve Dağ Oğuzları`nın altın yatağı varmış. Bu dağın 300 metreliğinde Yeldağı var. Bu dağda altın yatakları bulunuyor. Oradan hammadde getirilerek işte bu dağın altında yapılmış imal yerlerinde üretilmiştir. Bu dağda yaşayan Albanca konuşan topluluklar bulunuyor.
Cavanşir`in ölümünden sonra bu hazine, altın yatakları ve işyerleri altın madenini iyice genişleterek dağın altında tüneller kazarak hazineyi saklamışlar . Arap hilafetinin Azerbaycan'ı fethi sırasında yabancı işgalcilerden korumak için hazineyi bu dağda saklamışlar. Bu dağın tarihi hakkında "Cengiz Han'ın hazinesi" isimli romanımda bir hayli bilgi vermiştim. Bu kitap Azerbaycan`da büyük yankı uyandırdı. Şu anda ben kendim de bir tarihsel romanılar yazarı olarak 3 senedir bu dağı incelemekteyim.
- Sizin bu günlerde ikinci kitabınız yayınlandı. "Cengiz Han'ın hazinesi" isimli kitapta bu kaleyle ilgili ilginç gelişmeler ifade edildi. Kitapta ayrıca ortaçağ Doğu tarihinin büyük isimleriyle ilgili de dolgun ve biraz da mistik olaylar yer aldı. Romanı okudukça devletlerin başında bulunmuş bu dev tarihi şahsiyetler hakkında geniş bilgi sahibi olduğunuz hemen farkediliyor.
- Doğru söylüyorsunuz. Üniversite eğitim gördüğüm yıllardan bu yana Türk tarihinin dev isimleriyle alakalı yazılar, belgeler bulmuş ve onları doya doya okumuştum. Ta o zamandan içimde oluşan bu heves beni kendi ekseninde döndürmektedir. Cengiz Han, Emir Timur ve Celaleddin Şah gibi büyük fatihlerin hayatı bu açıdan bende ilgi uyandırmaktaydı. "Cengiz Han'ın hazinesi" isimli romanımı yazarken bu şahsiyetlerin tüm insanlığa örnek olacak yaşamlarının çağdaş dünya için nasıl bir değer taşıdığını anlatmak istedim. Demin söylediğim gibi, belli bir zaman kesiminde Köroğlu kalesinde yaptığım gözlemler sonucunda ulaştığım bilgileri edebi bir dille okurlarıma ulaştırmağı denedim. Herhalde konunun yeterince ilginç dönemi kapsadığını düşünüyorum. Aynı zamanda, Köroğlu kalesinin de tarihimizin bir parçası olarak kendisinde büyük bir gizemi sakladığı kanısındayım.
Söyleşi: Oktay Hacımusalı
Celaleddin Gazenfer oğlu Kasımov Hakkında;
Celaleddin Gazenfer oğlu Kasımov 26 Mart 1967 yılında Tovuz bölgesinde doğdu.
1984 yılında liseyi bitirdikten sonra, aynı yıl Moskova Yönetim Enstitüsü'nü kazandı. 1985 yılında askere gitti. Almanya'nın Werder kentinde altı ay SSCB'nin gizli iletişim kursiyer kursunda eğitim aldıktan sonra Veymarın Nora kasabasında bulunan 8. kolordunun merkezi üssünde ilk Kafkasyalı olarak gizli istasyonda gizli radyoiletişim şefi olarak görev yaptı.
1987 yılında askerliğini bitirdikten sonra eğitimine Azerbaycan'da Bakü Devlet Üniversitesi'nin tarih bölümünde devam etti.
Daha sonra Ukrayna Uluslararası Hukuk Akademisi'nden ve Azerbaycan İçişleri Bakanlığı Polis Akademisi'nden mezun oldu.
1997 - yılından İç işleri bakanlığına bağlı çeşitli kurum ve kuruluşlarda görev yaptı. Azerbaycan Yazarlar Birliği üyesidir.