DUALARIN MUCİZESİ
“İkra bismi Rabbikellezi halek” = “Oku!…Yaratan Rabbinin adıyla oku”
Kuran-ı Kerimin Alak Suresi’nde ilk vahiy cümlesi "OKU"dur. Kuran;okunulacak"KİTAP"demektir
.İnsanı hayvandan ayıran özellik; içgüdülerimiz dışında yeni öğrendiklerimizi bizden sonra gelen nesillere aktarabilmemizdir. Bunun için de okumak, düşünmek ve anlamak gerekir.Herkesin okuması gereken KURAN-KERİM Kitabının yanı sıra “kişinin kendisini" okuyacağı DUA'dır.
Dua; bir Plasebo gibi rol oynayarak korkuları,evhamları yeniyor, Hastalıklara çare buluyor.
Bilindiği üzere Plasebo, sıradan koşullarda hiçbir etkisi olmayan, ancak birey yararını göreceğine inandığında olumlu etki gösteren maddelere denir.Açıklama yapmadan önce Eczacı Kardeşim Sema Ateş'in ünvanını gasbettiğim için affetsin beni.
Şöyle ki;Plasebo etkisi, farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma halidir.İlaç vücuda ağız, burun veya enjeksiyon yolu ile verilebilir.Aslında Plasebonun fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir gücü yoktur. Sahip olduğu tedavi gücünü tamamen hastanın verilen ilacın "işe yarayacak" ilaç olduğunu düşünmesinden alır.
Tıbbi olarak kurtulma olasılığı zayıf görülen birçok hasta, bu güç sayesinde kurtulmuş, tıbbın çözüm bulamadığı kanserin tedavisinde çoğunlukla, yüksek moral ve iyileşme azmi olmuştur.İşte Plasebo yeterince azmi olmayan fakat tıbben tedavisi de bulunmayan hastalıkların "bu ilaç sana çok iyi gelecek ama senin de çabalaman lazım" sözleri ile pazarlanan çaresidir.Bazı zamanlar ise hiçbir hastalığı bulunmayan ama doktor kapıları aşındıran "Hastalık Hastalarının" tek reçeteli ilacıdır.
Plasebo gayrı resmi yazışma dilinde ve halk arasında yararlı tıbbi içeriği bulunmadığını ifade etmek için bazen "şeker hapı" olarak da adlandırılır.
Bu Tıbbî açıklamadan da anlaşıldığı üzere Dua; Plasebo gibi bir rol oynamakta. Hem de kişilerin dini inançlarından bağımsız bir etki bu. Yani duanın ya da aslında benzeri diğer şeylerin etkisine inandığımızda yarar görüyoruz.Hatırlamaya çalışın çocukluğumuzda elimizdeki siğiller Ninemizin okuduğu Dualarla kısa zamanda geçerdi.Dua, inandığımız varlığı etkilemeye çabalamaktır; onu yaşantımıza davet etmek, çağırmaktır. Dualarla “İhtiyacım var Sana ”, "Beni yalnız bırakma“, “Sana inanıyorum"hislerimizi ifade ederiz.Bazen de sahip olduğumuz güzellikleri kaybetmemek ya da şükretmek için.Özellikle sıkıntılı zamanlarımızda dua ediyoruz çünkü ihtiyaçlarımız artıyor ve kendi kendimize yetemediğimizi hissediyoruz o an.
Her ne kadar insanlar yaşlandıklarını hissettiklerinde ve hastalandıklarında duaya ihtiyaç duyuyorsa da bence her zaman şu cümleleri Dua gibi okuyalım:
"Bana yapılan haksızlık bana hiç bir şekilde ona haksızlık yapma hakkını vermez"
"Hayvanlara karşı acımasız olan, iyi bir insan olamaz."
"Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihai olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve özenle devam ederiz, tıpkı sonunda patlayacağından emin olsak da, olabildiğince uzun ve büyük bir sabun köpüğü üflememiz gibi."
Efendim, bendenizin Libya Cemahiriyesinden (1980-83) aldığı bir Arapça Diploması var. Nurlar içinde yatsın Anneciğim Arapça bilmezdi ama Kuran-ı Kerim'i Türkçeleştirilmiş haliyle okurdu. Teferruatına girmeyeceğim ama Türkçe olarak elini Semalara kaldırıp ettiği Dualarının mucizesine tanık oldum. Hele Gurbette olduğum zaman O'nu yanı başımda hissederim.O anda tarifi imkansız bir cesaretle sorunları çözüyorum.
Bu gün Barış ve Huzurun sembolü olan OSLO'dan bu Cuma Gününde Vatandaşlarımızın Savaş'tan uzak huzurlu bir ortamda Duaların mucizelerini yaşamalarını dilerim.
Pekcan Türkeş