Henüz yirmi yedi yaşındayken Eminönü’nde tütüncülük ve sarraflık yapan İsmail Bey ile evlenmişti. İsmail bey dükkanında, 1928 yılında Türk Tayyare Cemiyeti’nin çıkardığı piyango biletlerini de satmaya başlamıştı. Biletleri esnafa veresiye dağıtıp paraları toplayamayan İsmail Bey iflasın eşiğine gelmişti ki Nimet Abla dümenin başına geçti.
Tütün, kırtasiye ve bilet satışına başlayınca baş bayiler durumdan rahatsız oldu ve küçük işletmelerin müşterileri ellerinden almalarını engellemek için rekabete girerek Nimet Ablaya da bilet vermemişti. Nimet Abla “bilet vermezseniz Ankara’ya gideceğim” deyince 10.000 adet bilet vermeye mecbur kaldılar. İyi bir satıcı olan Nimet Abla elindeki biletleri satabilmek için küçük şeker kutularını biletle birlikte promosyon olarak verme kararı aldı. Bu şekilde 10.000 adet bileti kısa zamanda sattı. Yüksek sayıda bilet satmasına karşılık aynı oranda talihliye satış yapma ihtimalide artmış oldu. 1931 yılında 100.000 liralık büyük ikramiye biletini o satınca önü açıldı ve satışlarındaki rakamı hızla katlamaya başladı. Nimet Abla sürekli yenilik peşindeydi, reklam ve promosyona önem veriyordu. Sattığı biletlerin kaybolmaması için ön yüzünde kendi resminin olduğu zarflar bastırıyor, Anadolu’daki müşterileriyle mektuplaşıyor, ödeme zorluğu olanlar için taksitle bilet satıyordu.
İşte milli piyango efsanesi Nimet Abla, böyle doğdu…
Hayır, okul duvarlarına çalışkan olmanın önemine dair sözler yazacaksın, her köşe başına; ‘Çalışmak en büyük ibadettir’ diye pankart asacaksın sonra da her yerde piyango bileti satacaksın. Çalışmadan kazanmak, çiğnemeden yutmaya benzer, sindiremezsen kusarsın. Hem yeni yıla nasıl girersen öyle geçermiş tüm sene derler, yeni yıla kaybederek giriyorsun işte, değer mi girmeye canım bu riske?
Geriye doğru bakıldığında ikramiye kazanan milli piyango talihlilerinin başını, talihsizliklerin bırakmadığı görülür. Ne olduğunu şaşıran bu zatlar, kolay paranın getirdiği zevk-i sefaya dalıp fena toslar. Ailesini dağıtanlar, işlerini batıranlar, kafayı sıyıranlar, işte bu emeksiz para ile sınananlar. Bir ülkenin gözü, bir milletin ahı varken, huzurla yaşayabilir mi bu kazananlar?
Eksik hayatların, yarım kalan şarkıların, paramparça hayallerin gözde sloganıdır yaşamak. Sağlıklıysanız, varsa bir evladınız, keyifle sürdürdüğünüz bir işiniz, kalben bağlandığınız sevgiliniz ve de güzel bir aileniz, büyük ikramiye vurmuştur işte, siz farkında olmasanız bile…
Anın tadını çıkarmak için beklemeyin, sahip olduklarınıza bakın şükredin. Para ve hayaller, mutlu olmak için vesile çünkü HAYAT EN GÜZEL HEDİYE. Ama napayım söylemeden de geçemeyeceğim; Nimet abla, yapsan bir güzellik keşke, kim bilir belki de sıra bizde…
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan