Kadermiş seni sevmek, seni ömrümde hapsetmek
İlk görüşte aşk, buymuş demek
Aşk dedikleri, zaten ilk görüşte gelir, yerleşir yüreğe,
Ne kadar engel olmaya çalışsan da nafile.
Geçen zamana inat, hiç eksilmedi günlerimdeki yerin,
Hiç eskimedi, yüreğimdeki sevgin.
Her seferinde, aynı heyecanla dokundum esmer tenine,
Hep aynı tadı aldım, gözlerimi kapatıp seni içime çektiğimde.
Ve canım seni her çektiğinde.
Mutsuzluk duvar saatimin umutsuzluk gongu vurduğunda, her saat başı
Kokun geldi burnuma, bir de uzaktan seyrettiğim çocukluğum.
Zaman alıştırmadı beni sana, büyük tutkuları yalanlarcasına
Paylaştığımız bir fincan kahveyle andım çoğu kez geçmişimizi
Aynı fincana ilmek ilmek dokunmuş telvelerde, sonsuz sevgimizi
Neydi beni sana bağlayan böyle, dilimde vazgeçilmez kılan
Hiç bitmese dedirten anlar, senle yaşanan sancılı zamanlar
Alkolün yakıştığını söylüyorlar sana, bazıları
Bense karamel tadını seviyorum senin, bazen kremalı, bazen fındıklı
Yasaksın aslında, ama kalp yasak dinlemez ki
Biraz korkar, suçlu hisseder kendini
Ama beden çekip gitse de, yürek terk etmez sevileni
Vazgeçmeye çalıştım ben de senden, uzaklaştım beni benden alan kahverengi gözlerinden
Ama olmadı, hep kısa sürdü ayrılıklarımız
Ne zaman ‘artık bitti’ desek, hep daha coşkulu oldu buluşmalarımız
Ama biliyorum ki tek taraflı bir aşk bizimkisi,
Sen sevmek için değil sevilmek için yaratılmışsın. Koca gönlünde herkese yer ayırmışsın
Belki de ilk kez paylaşmak dokunmuyor bana, çünkü onlar da haklı aslında
Sen benim çocukluk masalım, ilk aşkım ve sığındığım limanımsın
Ve de iyi ki varsın, şu tatsız dünyada
Seni çok seviyorum
Esmer tenli sevgilim; Çikolata…
Ne yani, başka bir şey mi sanmıştınız yoksa… Nasıl başladığı hatırlanmayan ve de bitmeyen bir aşktır çikolata. Bayramlarda, nişanlarda, kutlamalarda size eşlik eden, keyifsiz olduğunuzda moralinizi yerine getiren hayat arkadaşı. En keyifli partilerde, yemeklerde, dost meclislerinde, sevgiliye verilecek en güzel hediye olarak parlak kırmızı paketinde vazgeçilmeyen...
Her zaman sıcak çikolata tadında değildir hayat. Bazen beklemiş hayallerin, dem tutmuş çaydanlıklardaki bayat halidir yaşanan; Biraz ekşi, kekremsi. Kimi kez gün batmaya yakın, hüzün kokulu yalnızlıklar sararır, yüreğin sonbahar dallarında. Bir parçası koparılmış, gerisi bırakılmış yüzükoyun uzanan çikolata parçasında. Bebeğin tenindeki süt kokusudur, sütlü drajenin tortusu. Işıl ışıl noel yortusunun karamel kıvamındaki ayin tandansıdır. Yüreğin yetim kalmış özlemleri çepeçevre sardığında bedeni, o ışık artık aydınlatmadığında kısılmış gözlerini, çok yakınken sana, ışık yılı kadar uzak olduğunu fark ettiğinde yaşadığın hissi, acı dersin adına. Başka deyişle, bitter tadında çikolata.
Mutluluğun tadıdır, çocukluğun o masum, gamsız zamanları. Renkli parlak kağıtlara sarılı, kocaman çocuk kahkahaları. Dedenin torununa en kıdemli armağanı, çıkmayan lekesiyle anne azarlarının isimsiz kahramanı. Tarihin en eski ödülüdür vaat edilen ve ne yazık ki paylaştıkça eksilen. Çikolata seven herkes biraz çocuk kalmıştır, istese de büyümeyen ve o çocuktur işte, hayatı biraz keyifli, eğlenceli hale getiren.
Tuhaf bir aşk masalıdır çikolata, ruhu sarıp sarmalayan. Kalple dudak arası yolculukta afrodizyaklı baştan çıkaran. Varlığıyla tatmin edip anında yine arzulanan. Tüm yasakların krokan haliyle yaldızlı bir paketin altından sızan çikolata kokusu ve gözlerini kapatıp onu dişleme tutkusu. Nicedir arzulandığını bilip umulmadık bir yerde girer hayatımıza ve ağzımıza bir parmak kakao çalıp o güne dek bildiğimiz aziz, leziz, sefil bildiğimiz tüm ezberleri bozar bir anda. Damağa yapışan o cüretkar tat, arsız bir şeytan gibi kana karışıp yoldan çıkarır beşeri. Saklandığımız dört köşeli, huzurlu kundağı, ihtirasın hançeriyle parçalar ve ruhta hazır bekleyen cehennemin şamdanlarını yakar. Ve sonunda, parlak ambalaj kağıtlı kisveye bürünmüş şeytanla kol kola sürülürüz cennetten. Ama kim bilir, yanarak kavrulmaktan korktuğumuz cehennem, belki de cennetin ta kendisidir.
Her şeyin ilacıdır derler, zaman için. Oysa bu söz, çikolataya yakışır. Çünkü hem tatlı, hem de tesir süresi daha kısadır. Dillerde yaşayan sonsuz bir şarkıdır ve mutluluğun resmini hücrelere çizen yetenekli bir ressamdır.
Aşk gibidir çikolata, belki de aşkın kendisi… Aşk da çikolata da kalbe iyi gelir, hiç bitmesin istenir, bitince özlenir. İkisinin de tadı damakta kalır, unutulmaz. İkisi de arzulanır, tadına doyulmaz. İkisinin de bitmesinden korkulur, kıyılmaz.
Aşk da çikolata da bittiğinde izi kalır; Ellerde, yanaklarda ve dudaklarda,
İkisinin de ardından bir bardak su içilir, yangın yerine dönmüş yürek çarpıntılarında…
Çikolata kıvamında mutluluklarla;
‘Çikolata dişlerinizi çürütse de, hayat düşlerinizi çürütmesin… ‘
Cansen ERDOĞAN