Sil Baştan!
Sabah olmuştur…
Sabah olmuştur olmasına da ne uyanmak isteyen gözler vardır ne de kalkacak derman bedende. Günışığı, bir aralık bulup sızmış ama kalkıp kapamışsındır perdeleri sımsıkı.
Bir ağrı vardır, ama nerede, evet işte tam orada, yüreğinde.
Kapamak istersin gözlerin sımsıkı, bacaklarını çekmek karnına ve küçülmek, küçülmek. Sanki kıpırdadıkça o keskin acı daha derine inip de kanatacakmış gibi yüreğini, kalırsın hareketsiz.
Yalnızlık, tutup kollarından bastırırken yatağa, umutsuzluk çöreklenmiştir ruhuna, kalkmayasın diye ayağa. Yorgunsundur, çok yorgun. Verilen rol ağır gelmiştir, replikleri uzun. Yağmur, toprağa değil yanağına yağıyordur ve çamur olmuştur düşlerin, oyuncaktan bozma ümitlerin. Yorganı başına çekmeden hemen önce, karşıdaki mantar panoya, sarı bir raptiyeyle tutturulmuş bir kağıda ilişir gözlerin. O anda kağıt yere düşer.
Usulca alıp okumaya başlarsın;
‘Çevrende herkes şaşırsa, bunu da senden bilse, sen aklı başında kalabilirsen eğer,
Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır,hem kendine güvenirsen eğer,
Bekleyebilirsen usanmadan, yalanla karşılık vermezsen yalana,
Kendini evliya sanmadan kin tutmayabilirsen kin tutana,
Düşlere kapılmadan düş kurabilir, yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,
Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir, ikisine de vermeyebilirsen değer,
Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz, koyulabilirsen işe yeniden.
Döküp ortaya varını yoğunu, bir yazı turada yitirsen bile, yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu,
Yüreğine, sinirine dayan diyecek direncinden başka şeyin kalmasa da, herkesin bırakıp gittiği noktada, sen dayanabilirsen tek.
Dost da düşman da incitemezse seni,
Ne küçümser, ne büyütürsen çevreni,
Her saatin her dakikasına, emeğini katarsan hakçasına
her şeyi ile dünya önüne serilir,
Üstelik oğlum, adam oldun demektir…
Rudyard Kipling, dizeleriyle, silmiştir yaşlarını. Yerinden doğrulup perdeyi aralarsın. Gözünü kamaştıran ışık huzmesi; ‘tutun bana’ der, tutunursun. Ruhun ışığa doğru ilerler. Çünkü hayat seni çağırıyordur.
Geçmişini düşünürsün, bir de yarınları. Yaşadığın ve de yaşattıklarınla anılacağın, gülerek ve de hüzünlenerek anacağın onca zamanı.
Uğradığın haksızlıkları, gördüğün vefasızlıkları. Kocaman bir tebessüm belirir sonra yanaklarında, hatırlarsın seni kucaklayanları, kalbine dokunan, sarıp sarmalayanları.
Ürkersin gelecekten, korkarsın her seferinde yine üzülmekten.
Dibe çökmüşsündür, nefessiz hissedersin. Tekrar başlayabilmek için de en dipte olmalısın zaten kederden. Yere öyle bir çarpmalısın ki o hızla yükselebilesin yeniden.
Tecrübe denen şey, geçmişte yaşananlara verdiğimiz tepkidir. Karakter ise tecrübelerin toplamından ibarettir. Tecrübe hanesine atılan bir çentik ile biraz daha oturan karakterle yeniden başlama zamanıdır artık.
Şarkıda dediği gibi; Sil baştan başlamak gerek bazen, hayatı sıfırlamak.
Üzerine giydiğin tüm sorumluluklardan, anlatmaya çalışıp da anlatamadıklarından soyunmak. Gözlerinle söyleyemediklerinden, susarak diyemediklerinden arınmak.
Sıfırdan değil belki ama yeniden başlamak. Bu elbette ki bir hafıza kaybı ile olmayacak; Eski, yırtılmış, sararmış sayfalardakiler temize çekilecek, gereksiz uzatılmış cümleler, anlamsız kelimeler kesilecek, daha önce yazmaya cesaret edilemeyenleri yazmak denenecek.
En çok da geçmiş affedilecek. Yaşanan her şeyi düşünüp kattıkları değerler için şükredilecek.
Yeniden başlamak için kişinin önündeki en büyük engel, kişinin kendisidir.
Alışkanlıkları vardır, kopamadığı kendi doğruları. Hayatı inkâr eden hesapları, aykırı inançları.
Ama en çok da korkuları. Üzülmek, tükenmek arasındaki bütün baremleri yaşamış ruhun, fabrika ayarlarına dönme kaygısı. Ne kalp yeterlidir tek başına ne de beyin işte bu aşamada. İkisi kolkola verirlerse devam edebilirler yola, çünkü tek başına devam etmek, zordur bu uğurda. Kapkaranlık görünse de ilerisi, bir ışık mutlaka vardır tünelin ucunda. Çünkü gecenin en karanlık anı, şafağa en yakın andır.
Hayat yazar, sen oynarsın. Gelir, bazen hiç ummadığın yerden sarar yaralarını, bazen kimsenin acıtmadığı yerden kanatır. Tam bu kez oldu diye uçarken yüreğin yeniden yaralanır. Ama olsun, her şey üzerine gelip de seni dayanamayacağın noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme, çünkü tam orası, gidişatın değişeceği noktadır.
Eğilip kırılan parçalarını toplayarak, için kan ağlasa da, gözlerin ağlamaktan kapansa da yeniden başlama zamanıdır…
CANSEN ERDOĞAN