Sadece düşündüğümde bile heyecanlandıran…
Varlığıyla geceleri uyutmayan, sabahları sonsuz bir keyif ile uyandıran.
O bir tutku, beynimi uyuşturan, bedenimi esir alan, içimi dolduran.
Sımsıkı kavradığımda ellerimi ısıtan, genzimi yakan.
Zamanı unutmuş kendimi kaybetmişken kelimelerin arasında, başı sonu belli olmayan cümlelerin arasında kocaman hayatlar, daha kocaman duygular anlatmaya çalışırken başucumda kara gözleriyle bana bakıp duran.
Parmaklarım yazmaktan uyuşup diyeceklerim de henüz bitmemişken kaybolduğum Araf’ta, dilimdeki lezzetin adı o…
Her damlada prangalaşır yüreğim, her iç çekişte bir yudum katran karası kahveyle.
Küçükken;
‘İçme, kararırsın’ derlerdi, büyüdükçe karardı hayatımız oysa.
Gökkuşağının ortasına konan beyaz kanatlı düşler saklıdır aslında bir fincanında.
Korkular saklıdır karanlık telvesinde, ‘için kabarmış senin’ ile başlayan, ‘ay doğmuş yüreğine’ ile biten kehanetler.
Eylül sarısı günlerin ikindi zamanlarında bir şiir ısmarlanır kahvenin yanına.
Saçak altı sevişmelerde, yağmurlar karışır üzerindeki bir parmak köpüğe.
Soğuğa yakışır o en çok, bir de şöyle okkalı bir sohbete.
Kahve bahanedir aslında, yarendir muhabbete.
Mesela çay ayaküstü içilendir.
Yoldan çevirirsin üç-beş kişiyi de ‘hadi gelin bir çay için’ dersin.
Gazoz içersin herkesle, meyve suyu, meşrubat ama kahve herkesle içilmez.
‘Otur bir çay iç, ısınırsın’dan ötedir kahve, çay bedeni ısıtır çünkü kahve ise ruhu.
On dakikada üç bardak çay içilir de kahve günde iki, bilemedin üç içilir ancak.
Kolay değildir tabi, başını döndürür adamın, kalbini çarptırır.
Çünkü o tutkudur, tutku ise acının dik âlâsı.
Sessizliğin içeceğidir kahve;
Çayı, kolayı, rakıyı kalabalıklarla içerken kahveyi ya tek başına içersin ya da bir dostla.
Kırk yıllık hatırı da bundan gelir.
Çünkü dost yanındaysa, ya da sol tarafında, işte o zaman bahane kahvenin ta kendisidir.
Herkesle içilmez kahve, paylaşmaya değer olanlarla ancak.
Sade beklentileri, şekerli hayalleri, sütlü hüzünleri olanlarla bir de…
Çaylar bitince, boşlar toplanır hemen, kahve fincanları ise durur öyle.
Daha fallar bakılacak, umut dağıtılacaktır.
Kara telvelerin arasında birikmiş koyu ayrılıklar konuşulacak, gidenler anılacak, yeni gelecekler karşılanacaktır.
Tadı hep aynıdır;
Fransa’da porselen fincanlarla içildiğinde de, hızla işe yetişirken elinde duran karton bardakla da, bir fakirin toprak çanağında da…
Farkı, kiminle, ne zaman içtiğindedir.
Hiç beklemediğin anda uzatılan kahve içini ısıtır.
Sevdiklerinle, ailenle içtiğin, huzurdur-dumanı buram buram tüten huzur.
Dostlarla içilen kahve, neşedir, kahkahası cezveden taşan.
Serin bir gecede, balkonda tek başına içilen, yalnızlıktır, tadı acıdır.
Yorgun bir günün ardından içilen kahve ise hafifletir insanı, alır günün ağırlığını.
Bir de sarhoş akşamların, zil zurna olmuş bilincin kahverengi bir halata tutunarak gün yüzüne çıkma anıdır o, adamı ayıltandır.
Tabi ayrıca, aynı yastıkta paylaşılacak bir ömrün ilk durağıdır da…
Evlenmek için kız istemeye gidince kahve yapılır.
Sahi neden kahve, yoksa vermek istediği bir mesaj vardı da yüzyıllardır anlaşılamadı.
Mesela gelin adayı;
‘Bak canım, benimle geceleri sana uyku muyku yok, öyle devrilip yatmak yok, enerjik ol’ mu demek istiyor acaba, ya da ‘İçtiğin kahvenin kırk yıl hatırı var, bu durumda evliliğimizin ilk kırk yılı için benden bir şey bekleme, sonrası Allah kerim’ mi.
Kim bilir belki de damada içirilen tuzlu kahve, bu evlilik meselesinin tuzlu olacağının alamet-i farikasıdır ya da gelinin balayında Brezilya’ ya gidelim deme şekli :)
Hepsinin yeri ayrı da ben şekerlisini severim, en Türk tarafından.
Yanına çifte kavrulmuş lokum bir de sakız likörüyle.
Yanına sohbeti, koynuna yalnızlığı alır köpüklü sabırlarımı sınarım kendi yaşanmışlıklarımda.
Çayı herkesle, kahveyi en sevdiklerimle içerim.
Bir içimlik zamanların hatırına sığdırırım kırk yıllık acıları, kaygıları, umutları…
Kahve, farklıdır diğerlerinden, usuldür, adaptır.
Bir seveceğin kişiyi, bir de birlikte içeceğin kişiyi iyi seçeceksin.
Ve unutmadan, bir Kolombiya atasözü;
Kahveyi gece kadar siyah, cehennem kadar sıcak ve kadın kadar tatlı içeceksin.
CANSEN ERDOĞAN
Twitter’dan takip etmek için
@cansenerdogan