Vallahi AŞK OLSUN! …
En çok şey anlatan kelimelerin, en kısa kelimeler olması bir tesadüf olabilir mi; ‘Git’, ‘Gel’, ‘Aşk’ gibi? Ya da dünyanın en derin, en gizemli, en yakıcı, sarsıcı duygusunun sembolü olan günün, yılın en kısa ayına, şubata gelmesi, o da mı bir tesadüf?
O değil de; Tesadüftür, her başlayan aşk… Ne yapacağı kestirilemeyen haylaz Eros’un okunu gelişine savurduğu ve kalbe isabet ettirdiği en güzel dokunuş. İşte o dokunuştur, anı ölümsüz kılan, sonuna konan kocaman bir ünlemle gereksiz diğer şeyi susturan, hayata sıkı sıkı tutunduran. Uzun gecelerin koyu karanlığında, umutsuz sabahların feri sönmüş zamanlarında; “Hadi Eros; Nişan al kalbime, vur artık! Ben içeride bakarım sana” diye geçirirken içinden, mırıldanılan duaların el ele tutuşarak kabul olmasıdır AŞK!
Hayatın hızla aktığı, her şeyin an içinde yol edildiği, teknolojinin hızla ilerlediği ama aşkın da soyunun tükendiği bir neslin çocuğu olarak yazıyorum bu yazıyı ama onlardan bir farkla; Sonu mutlu biten aşklara inanarak. Öyle demeyin, zor şeydir onca şeye rağmen sonu mutlu biten aşklara inanmak. Tıpkı uyumadan önce bir masal yaşadığını varsaymak- ki en gerçek masal aşktır. Rengârenk kelebekleri izlemek gibidir önce uzaktan. Sonra o kelebekler, midenizde kanat çırpmaya başlar. Kalbiniz sıkışır, eliniz kalbinizde, gözlerinizi kaparsınız. Bir yandan bu masal hiç bitmesin diye açık tutmaya çalışırsınız gözlerinizi, bir yandan ‘ya açınca biterse’ diye sımsıkı yumarsınız. Gerçek olsun istersiniz masallar ya da biraz düş biraz gerçek. Birbirinin masal kahramanı olmak isteyen iki kişinin, kimselerin anlayamayacağı bir dilde, tek bedende, bir sayfada buluşması. Ve o çıkageldiğinde, baharda yağan kırkikindi yağmurları gibi süzülerek akar yüreğinize, kainat gözlerinizde dize gelir. Başlık koyamazsınız, kıyamazsınız.
Tüm şarkılar aşka dairdir, tüm filmler aşk üzerine. Sayıp sövdüğümüz ama olsun diye beklediğimiz, dudaklarda, ateş kırmızısı buseler biriktirip yüreğimizin ayazlarında sarıldığımızdır, üşümeyelim diye. Ve aşk, güneş gibi doğarken kalbimizin sabahlarına, onun ışığına mevzilenen ve vuslatı arzu eden başak taneleri gibi omuz verdik düşlerimize. Düşsün diye düşlerimize, tutamayana aşk olsun diye Tuttuk pek tabi, tuttuk aşkı. Bir an önce büyümek isteyen çocukluğumuzu, başucumuzdaki kırık dökük bir sağanakla yağmurun unuttuğu bulutu, mavi bir meltemle bir yerlerde asılı kalmış huzuru tutamadık da, bir onu tuttuk; Bir onu, bir de yüreğin uçurumlarında düşmemek için direnen sevileni. İşte ondan, sevgiliye ‘yar’ denmemiş midir ki…
Yokluğunun iki yakasını bir araya getirip varlığını iliklemiyorsa önünde, nafile. An gelir, papatyanın son yaprağında kopar kıyamet; Sevmiyordur, o kadar işte. Nefes gibidir, tuttuğun içinde; İçinde tuttuğun sürece sahipsindir, bırakırsan gidecektir, bırakmazsan öldürecektir. O yüzden denmiştir; “Birini seviyorsan bırak gitsin, eğer dönerse senindir…”
Günübirlik yaşanıyor artık aşklar ya da alışkanlıklar alt etmiş tutkuları, iflah olmayan deli duyguları. Aşksız da yaşanabiliyor artık ama mümkün mü yaşanması, aşık olduğun zaman gibi. Yağmur herkese yağar da çok az kişi tutabilir, yağmurun küçük ellerini. Kolay mı sevmek; Mangal gibi yürek ister sevmek, cesaret ister. Kolay değildir ‘seni seviyorum’ demek; Adam işidir, kocaman kalp, deli bir ruh iste. Sabırdır, emek ister.
Bazen meltemlerde savrulur, bazen cehennemde kavrulursun, bir coşarsın, bir yanarsın. Kâh çiçekler kaplar içini kâh gözyaşları yıkar. Sınayamazsın yalnızlığınla, dünyayı yıkarsın bir kelamına. Takarsın gülüşünü gözlerine, giyersin kokusunu üzerine, yürürsün acının, hüznün üzerine. En pembe düşlerinde, en siyah gerçeğinde, içindedir işte, kolay çıkmaz öyle. Zordur sevmek, yürek ister…
Şeytan işi diyorlar ona, hani mecnun yapıyor ya adamı, dolaştırıyor Leyla Leyla. Kimbilir doğrudur belki, şeytan tüyü yok mu sevilenin ruhunda. Yasaklara direnen büyük aşkları uğruna cennetten kovulmadı mı Adem ile Havva?
Tüm kötülükleri kovan, demet demet çiçekler açtırandır aşk. Yüreği coşturan, kalbi titretendir. Acıtsa da ciğerini, cana can verendir. Ve eğer şeytan aşık olabilseydi, şeytanlığı gider melek kesilirdi. İşte bu yüzden AŞK, dinin ve imanın ta kendisidir.
SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN! ....
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan