Vefa ;
Sözünü tutma, borcuna sadık olma.' diyor sözlük.
Yani bir şeyin karşılığı olarak verilen / ödenen anlamına haiz...
Verilen bir sözdür ve bu sözü yerine getirmek 'vefâ'dır…
İfa etmektir edimini…
Yerine getirmektir sözünü…
Ödemektir borcunu…
‘vefat’ da bundan türemiştir aslında; hayata borcu demek,
verilecek bir can borcunu ödemek Allaha…
Kafanda bilgiye yaslanma, yapma caka...Hünerle dolsa başın, sanma kimse baka...
Sözünde dur da yücel, rütbenle a gözüm...Adamlığın biricik şartı, bence vefa'…
Diyerek ne güzel de anlatmış vefayı Hayyam…
En zor verilendir aslında vefa ve en zor alınan, bir de en kıymetli…
Güvenin en yakın arkadaşı, belki de olmazsa olmazı
Gerçeğin sağlaması…
Her gidenin arkasında aranan meçhulü olmayan fail…
Farketmeden atlanılan, yaşamadan anlaşılmayan, herkese verilmeyen, zorlasan da hissedilmeyen…
En bilinmez bence;
Bitmeden sevda, bitmeden dostluk, bitmeden kardeşlik asla öngörülmeyen…
Ve sevgili terkedip gittiğinde, dost gidip de unuttuğunda, kardeş unutup da savrulduğunda, içi acıtan keskin bıçaktır vefa…
İşte o zaman sorarsınız kendinize;
Ben nerede yanlış yaptım acaba…
Henüz küçükken ne kadar da çok geçerdi vefa içeren cümleler...
Uzun çay saatlerinin tuzlusu, bazen de tatlısıydı…
Anneannemlerdeki yeşil kadife koltukta oturup dinlerdim vefa’lı cümleleri, düşünürdüm neden bu kadar önemli…
Yıllar geçtikçe sırtımda hissettiğim hançer darbelerinde anladım sebebini ve içtiği bir fincan kahvenin hatırını saymayanların aczini gördüğümde…
Vefâ arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamaktır…
Vefâ; dostluğun asaletine, verilen sözlere, hayallere ihanet katmamaktır.
Vefâ; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almamak, ulvi güzellikleri dünyaya satmamaktır…
Dostlukta, bağlılıkta sebat etmektir.
Arkadaşa yaptığı iyiliği az görmek, onun yaptığını çok bilmek vefadandır.
Söz vermek, verdiği sözde durmak, yaptığı her işte sadık kalmaktır.
Özünde ve sözünde bir olmaktır.
İnsanoğlunu insan yapan en önemli karakterdir belkide vefa…
Açılan kapıya, yediğin ekmeğe, sahip olduğun değerlere ihanet etmemektir.
Affetmek demektir ki bu da, yapılan haksızlıklara erdemle dik durma gücüne sahip olabilmektir.
Çünkü vefanın zıttı , aslında ihanettir…
Dedik ya zordur aslında vefa da, vefalı olabilmekte...
Kime mi vefalı olunur, cevabı işte şu dörtlükte;
‘Vefa, sadece ,‘has’ların vasfıdır !
Unutmak ise, ‘ham’ların...
Bedene tutsak olmuş hoyratların nasibi yoktur vefadan!
Ve öğrendik ki; sadece ‘gönlümüzün kitabında;
‘Bize bir defa selâm vereni, kıyamete kadar unutmayız’ düstûru kayıtlıdır’ diyenlere vefalı olunmalı!
Sadece onlara…’
Yalnızlaşmışız iyice, üstelik de alışmışız …Hiç beklentimiz kalmamış dosttan bile korkular basmış dünyayı, şimdi bir semt adı vefa ...
diyor Sezen Aksu...
Önceleri bizim kültürümüzdü vefa…
İzdüşümüydü sadakatin bir yare, bir ademe.
Dostta aranan vasıftı.
Oysa gün geçtikçe kaybolan değerlerde,
‘Brütüs’ rolünün pek de kolay benimsendiği, riyanın arsızca kol gezdiği, sevgilerin ve kardeşliklerin, çıkar ilişkileriyle kirlendiği günümüzde, vefa;
Sadece ve sadece içilen bir bardak bozadan başka hiçbirşey haline gelmedi mi…
Kul’a vefası olmayanın, Hak’ka da vefası olmaz.
Sevgi harcıyla yoğrulmuş, ölümüne bir sadakatin adıdır vefa, keyfiyeti belirleyen ölçüt, iman'dır.
Ve ahde vefanın imandan olduğunu bilenlerden beklenmelidir vefa, diğerlerinden asla…
Vefa, tozlar arasında kalanı hatırlayıp onunla güzeli yad etmektir…
Sadece İstanbul'da bir semt adı değil, uzun yıllara kök salmış, çile ve ızdırabın, başarı ve mutluluğun paylaşıldığı beraberliklerin insana yüklediği ağır fakat asil bir borçtur.
Nitekim verilen sözlerin altına imza; sözdendir, vefadandır…
Vefa küsmüş galiba, dolaşmıyor pek ortalıkta.
Salkım saçak sevgiler, artık en kuytumuzda...
Kıymıkları acıtıyor artık; kardeşliğin yerini kalleşlik aldığından beri…
Yapılan iyiliklerin üzerini balçık kaplamış, vefasız yağmurlar, örtüyor üzerini…
Vefasız geldi mi semtinize, geçerken şöyle bir uğradı mı yüreğinize…
Görmediniz mi ?
O zaman yoklayın sırtınızı, orada acıyan yara, onun batırdığı bıçağıdır..
Ve hiç beklemeyin geçecek diye;
Çünkü vefasızın yarası, belki de geçmeyecek tek sızı…
Cansen ERDOĞAN