Çok istediğim bir zamanda girdin hayatıma. Gel diye dua ettiğim, sabırla beklediğimdin. Önce fotoğrafını gösterdiler, beğendin mi? dediler. Pek anlayamamıştım ama çok heyecanlanmıştım. Midemde kelebekler uyanmış sonsuz bir aşka kanat çırpmaya hazırlanmışlardı. Değil görmek, varlığın bile heyecanlandırıyordu kalbimi. Hayaller kuruyordum seninle ilgili. El ele tutuşacağımız anı düşlüyordum ve ilk kez öpeceğim zamanı. Aşık her kadın gibi, alışverişe vermiştim kendimi; Bir kendime alıyordum, bir sana. En şık benim aşkım olmalı diyordum, en yakışıklı, en havalı. Ve ilk buluşmamız... Asla unutamayacağım o ilk bakışmamız. Ben biraz halsiz, biraz yorgundum, sen ise biraz ürkek, çaresiz. İlk kez göz göze geldik. Zaman durdu ve biz seninle sözleri susarak aştık. Birbirimize sarıldık, öylece kaldık. Sonra birlikte yaşamaya başladık. Baş başa kaldığımız anlar çok özeldi. Sabahlara kadar uyumadığımız oluyordu. Huzursuz oluyordun bazen, keyifsiz. Başını göğsüme yaslıyordun, uyuyordun. Uyurken seni izlerdim saatlerce. Elimi yanağında gezdirir, başını okşardım. ‘Ne kadar şanslıyım’ der, Allah’a şükrederdim. Yağmur yağıyor zannederdim, yanağımdaki yaşları hissedince, sana gülümserdim. Ölmekten korkmazdım önceden. Yazılmışsa süre, ne gelirdi ki elden. Aşkları, başarıları, acıları, mutlulukları, sevinci, kederi, sürprizleri doya doya yaşamışken, yaşamın da hakkını elinden geldiğince vermişken, ne fark ederdi biraz geç gideceksin, biraz erken. Ama seninle değişti her şey, korkmaya başladım ölmekten. Aslında ölmekten değil de seni yalnız bırakıp gitmekten. Çünkü seninle yeniden doğdum ben… Çok popüler bir adamdın. Çevremdeki herkes sana âşıktı. Çok yakışıklı ve havalıydın. Birlikte çıktığımızda bütün gözler sana çevrilir, yanına gelinirdi. Pijama da çok yakışıyordu, smokin de. Seni izlemeye doyamıyordum, gözlerim hep üzerinde. Saatlerce konuşurduk bize özel dilimizle, kelimeler dudaklarımızda değil gözlerimizde. Üzgün zamanlarımda, bırakırdın muzipliği, gelirdin yanıma. Elini yanağıma koyup ‘korkma’ derdin gözlerinle; ‘Ben varım ya. En mutlusu olurdum o zaman tüm insanların, en zengini, en güçlüsü. Çünkü senin varlığın, Tanrının bahşettiği en büyük ödüldü. Soğuk bir kış gününde, güneş gibi doğdun hayatıma. İçimi ısıttın süt kokun, ışık saçan varlığınla. Bir anda tutuldum sana, hesapsız, kitapsız, karşılıksız Varlığınla beyaz bulutlar yüklü masmavi bir rüya yarattın dünyamda. Bildiğim tüm ezberleri bozdum hayatımda ve sıfırdan başladım yaşamaya. Buruşmuş sayfaları yırttım attım defterden ve kaderimi yazdım yeniden. Tüm hayatımı temize çektim oğlum, çünkü ben seninle yeniden doğdum. Sana hayatı öğretmek benim görevim. Sevmeyi, sevilmeyi, insanlığı… Vefayı, zamanında bağrına bastıklarını, sonradan yok saymamayı. Sevmeyi öğretmeliyim, kalbini dinlemeyi. Hayal kurmayı ve hayallerinin peşinden gitmeyi. Dostluğu öğretmeliyim sana, dostluğu düstur bilmeyi. Ve yaşamayı bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine. Büyürken birlikte, Işığın olacağım yolunda, fenerin olacağım elinde, umudun olacağım Seni bu dünyaya hazırlamak için; Kimi zaman kalkan, kimi zaman kılıç, kimi zamansa sadece gölgen olacağım. Canın yandığında acıyan yerlerin olacağım, seni acıtmasın hiçbir yara diye.. Ekeceğim seni emek emek; İyi, doğru ve güzel olan ne varsa filizlenecek senin bağrında. Masallar biriktireceğim dudaklarımda, diyar diyar gezip salacağız rüyalara. Kimi zaman gökyüzün, kimi zaman bastonun, kimi zaman mendilin, kimi zamansa aynan olacağım, hep yanında. Tek dileğim,çığlık çığlığa başladığın hayat hep gülümsesin sana… Anne olmak, hep çalışmak, az uyumak, çok düşünmek, çabuk sevinmek, birden ağlamak, yüreği kabarmak demek. Anne olmak, biraz çocuk, biraz kadın, biraz olgun, biraz çılgın, dünyaya meydan okumak demek… Âşık olduğun küçük adama, büyük bir hayat kurmak demek. . . Sen olmasaydın eğer, asla bilmeyecektim bu kadar güçlü ve sabırlı olduğumu. Dünyayı değiştirebilecek kadar hayalperest ve bunu deneyecek kadar gözü kara olabileceğimi… Sen olmasaydın eğer, bilemeyecektim dinozorların çeşitlerini, Spider man’in, Köstebekgiller’in hayatımızdaki yerlerini. Bir öpücüğün, acıyı geçirmesi gibi üstün bir güce sahip olduğunu… Tanrı gökyüzünün tüm mavi bulutlarını bıraktı avucuma, güneş bizim için doğdu o sabah ve Sen bir doğdun, ben bin doğdum! Aldığım nefes, duyduğum ses, dokunduğum dünyamsın, senin için herşeye değer, Ve benim yaşam dediğim şey, sen yokken ‘hiçbir şey’miş meğer ! İyi ki doğdun oğlum Seni çok seviyorum…! CANSEN ERDOĞAN www.cansenerdogan.com twitter: @cansenerdogan instagram: cansenerdogan