İşte Bu Bizim Hikayemiz!
Gerçek bir hikaye, üç bölümden oluşur;Giriş, Gelişme ve Sonuç… İşte günümüz Türkiye’si hikayesinin kısa bir özeti; GİRİŞ ; Kurtuluş Savaşı için İstanbul'dan Samsun'a hareket ederken, işgal kuvvetleri Bandırma vapurunda silâh ve cephane aramışlardır. Bunun üzerine Atatürk, vapuru arayan İngiliz ve Fransız askerlerini kastederek şöyle konuşmuştur:
'Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe ve silâh kuvvetine dayanırlar. Bildikleri tek şey madde. Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlamazlar. Biz Anadolu'ya ne silah ne de cephane götürüyoruz, biz ideal ve imanı götürüyoruz.'
GELİŞME; Kurtuluş Savaşı, büyük zorluklarla kazanılmış, ülke düşman işgalinden kurtarılmış ve yeni bir devletin, Türkiye’nin kurulma çabaları başlanmıştı. İtilaf Devletleri, Lozan Barış Konferansı'na TBMM ile birlikte Osmanlı Hükümetini de davet etmişlerdi. TBMM' nin Anadolu halkının tek temsilcisi olmasından dolayı bu iki başlılığın ortadan kaldırılması zarureti ortaya çıkınca Başkomutan Mustafa Kemal ve bazı milletvekillerinin önergesi ileSALTANAT’ın kaldırılması teklifi yapıldı. Bunun gerekçesini Mustafa Kemal şu şekilde belirtmiştir; “Hakimiyet ve saltanat hiç kimseye, ilim icabıdır diye, müzakere ile, münakaşa ile verilmez, kudretle ve zorla alınır. Nitekim Türk milleti, hakimiyet ve saltanatı, isyan ederek kendi eline bilfiil almıştır, bu bir olup bittidir. Mevzubahis olan, millete saltanatını, hakimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız değildir. Mesele zaten emrivaki olmuştur şimdi mesele bu emrivaki olmuş hakikati ifade etmekten ibarettir.” Karma Komisyon'da, görüşülen teklif hemen kabul edilmiş ve ivedilikle Genel Kurulda görüşülerek, 1 Kasım 1922'de 308 Numaralı karar olarak benimsenmiştir. Yeni Türkiye'nin yeni temellerinin de bir ifadesi olan bu karar ile, hilafet ve saltanat birbirinden ayrılmış, saltanat kaldırılmıştır. Evet SALTANAT KALDIRILMIŞ, PADİŞAHLIK SON BULMUŞ, BAŞKANLIK(!) TEKLİF DAHİ EDİLEMEMİŞ, MİLLET EGEMENLİĞİ İLE MİLLİ İRADEYİ ESAS ALAN CUMHURİYET VE DEMOKROSİ, aydın TÜRKİYE’nin yönetim şekli olarak belirlenmiştir. SONUÇ; Yıl 1938; Büyük önder, gözlerini ebediyete kapadı. Tüm hazırlıklar tamamlanmış, İstanbul'dan ayrılıyor, Ankara'ya götürülecek. İnsanlar üzüntülü, hüzün var her yerde...
Karaköy'en geçerken birdenbire, 'Çıt' diye bir ses… Çıt! Çıt! Çıt!
Aa!
Gökyüzünden düğme yağdı biliyor musunuz?!! Düğme yağdı gökyüzünden!.
Atatürk'ün o bayrağa sarılı tabutuna düğme yağdı; Rengarenk düğmeler !
Herkes yukarı baktı; O caddedeki dükkanlardan bürolardan bakan Türkiye Cumhuriyeti'nin Yahudi vatandaşları var pencerelerde. Ve Yahudi kardeşlerimiz, liderlerini, bu güzel insanı kendi matem geleneklerine göre "gömleklerinin ceketlerinin düğmelerini kopararak" uğurluyorlar.
Nasıl bir görüntü; Atların çektiği top arabasında Mustafa Kemal Atatürk'ün tabutu, ve üstüne
rengarenk düğmeler yağıyor, pencerede gözyaşlı insanlar... Niye mi? Gömleklerin, ceketlerin düğmeleri kopartılarak uğurlama ne demekmiş, biliyor musunuz?" - “BEN SENDEN SONRA EKSİĞİM" demekmiş.
Ve hikayenin sonunda kıssadan hisse;
“Beyler… Sizlere; Yıkılışını seyredin diye Cumhuriyet, Bölün diye Millet, Yok edin diye Devlet bırakmadım ….. (Mustafa Kemal ATATÜRK)
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan