Günlerdir bu konuşuluyor, her kafadan bir ses çıkıyor, farklı farklı yorumlar yapılıyor. Sosyal medyada, yazılı ve görsel basında kıyametler kopuyor, taraflar topa tutuluyor. Görülen o ki, Sertab Eraner - Demir Demirkan ayrılığı herkese dert oluyor…Benim bu konuda ki görüşüm mü ne?
Söyleyeyim; “Ülke olarak birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, bu ayrılık Avrupa birliğine giriş sürecini ve dünya siyasetindeki yerimizi olumsuz olarak etkiledi”.
Niye öyle baktınız ki, yalan mı?
O konulardan daha ciddiye almadık mı bu ayrılığı, daha çok konuşmadık mı üzerinde?
Tüm konuların üzerinde, bu kadar ciddiye almamızın sebebini ben söyleyeyim;
Çünkü kendimizi koyduk onların yerine. Onlar gibi hissetmeye çalıştık, empati yaptık yok yere.
Kenar mahallelerde;
“Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” den başlayıp plaza oligarşisinde; “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” tarzı atasözleri savurduk gökyüzüne. Kurduk mahkemeyi içimizde, verdik hükmü, mahkûm ettik sevgisizliğe…
18 yıllık bir beraberlikten bahsediyoruz, dile kolay. Aşkın unutulduğu, sevginin hunharca harcandığı günümüzde 18 yıl demek ciddi bir zaman demek. İki şahit, iki imza, iki de halka ile resmileştirilmeden, salt sevgiye dayalı bir ilişki yaşadıklarından, bitince; “bak evli değillerdi, tek kalemde bitti, onca yıl boşuna uçup gitti” gibi yorumlar uçuşmaya başladı etrafta.
İlk sözüm evli olmadıkları için bittiğini düşünen düşük zekâlı vatandaşlara;
“Evlilik bağı olmadan, çocuk mecburiyetine takılmadan, sizin gibi; ‘Madem oldu, onca yıl geçti, çocuk da var, mutsuz da olsak sürdürmeliyiz’ mottosu altında ezilmeden yaşadılar onlar. Toplum baskısıyla, mecbur oldukları için, gerçekten mutlu oldukları için beraberdiler, sizler gibi çıkış yolu bulamadıklarında oturup kalanlardan olmadı onlar. Hoş sizin anneniz-babanız evliydi de ne oldu, çıkan mahsul bu kafadaki siz; yani olmasaydınız da olurdu. İlişkinin bittiğini basın açıklamasında; “Eylül 2014’te Sertab ile olan 18 yıllık ilişkimizi sonlandırma kararı aldım. Bizi seven herkesin bunu anlayışla karşılayacağını biliyorum. Ayrıca bu süreçte de özel hayatlarımıza saygı duyulacağını ümit ediyorum” şeklinde birinci tekil şahıs kullanmasına da içerlemiş olanlar; Eylülde bitmesine karar verilen bir ilişkinin bittiği ekime kadar taraflardan hatun olan yani ön planda olan tarafından duyurulmuyorsa, açıklamayı sen yap denmesine rağmen bundan ısrarla kaçınılıyorsa ve bu açıklamayı yapmak, halka bunu yapmayı görev addedip erkek tarafından kendi adına yapılıyorsa suç bunun neresinde acaba? Sertab, henüz bunu içinde sindirememişse ama ilişki karşı taraf için çoktan bitmişse bunun açıklamasını kendi adına yapan Demir’in bunda suçu yoktur, olamaz da…
İkinci sözüm ise Sertab’ a;
Başarı kolay gelmiyor, çokça çalışma, bolca çaba ve en önemlisi de hitap ettiğin kitleyi iyi tanıma.
Bu konuda başarılısın Sertab; Müthiş şarkıların, sesin, en çok da Türk halkını iyi analiz edişin. Severiz biz mağdur edebiyatını, terk edilen- bir başına kalan yalnız kadını. Linç etmeye de çoktan hazırızdır, giden ıssız adamı. 18 yıl sonra bitebilir sevgiler. Alışık olduğun ten heyecan vermeyebilir, kokusu, tadı bitebilir. Bir başka ten, bir başka beden mutluluk verebilir. Bir başkasına âşık olunabilir, hayatının kalan kısmını başkası ile geçirmek tercih edilebilir. Lise aşkını seçmiş Demir, ona gitmiş, gidebilir. İlk aşkıymış o, yani belki de sen onun yerine gelensin, bilmeden araya girensin. 18 yıl boyunca sevmişsin, sevilmişsin. Ve bir gün aldatılmadan, saygıyla ayrılmış, başka yola gitmişsin. Gerek var mı mahkemelere başvurup tedbir kararları aldırmaya, yahu adam mutlu ilk aşkıyla, konuşmuyor ki arkandan, kendi hayatını yaşıyor mutlulukla. Elini koy da sor vicdanına, maddi anlamda uğradın mı haksızlığa, adam bırakmadı mı sana, kazandığınız ne varsa. Üstelik evli değildiniz, üstelik sen hasta yatağında, ölümden dönmüş nekahat sürecinde de değildin.
Ve arkasından;
Kadınım söyle sen mutlu oldun mu?
Bu deli adamı unuttun mu?
Sevdin mi gerçekten ah seviştin mi?
Söyle onları da öptün mü?
diye şarkılar söylemek zorunda da değildin, bilmem anlatabildim mi?
Velhasıl sevgili Sertab;
Aşk ansızın girer hayata. Yaşarken sevdayı güzel de, bitince kötü olmamalı. Saygıyla kabullenip, güzel günler için şükredip önüne bakmalı. Öyle ezik, zavallı kadınlar gibi durup;
‘Aldırma deli gönül / giden gitsin / sen şarkılar söyle’ modunda takılmamalı.
Daha yaşanacak çok sevgi, söylenecek çok şarkı var.
Unutma ki hayat, kısacık zamana sığdırılmış upuzun yol ve yapman gereken;
“Şşşt Şişşttt sakin ol, sinirlerine hâkim ol…”
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan