Onların da hakkıydı!
Ve işte son kısmı da hallettik, süt ve kurabiye kısmını yani. Ağaç süslendi önce ışıl ışıl. Sonrasında çoraplar astık kapıya, bacaya, mumlar koyduk oraya buraya. Artık hazırız pek sevgili Noel Babayı karşılamaya…
Ağaçlar, süsler, mumlar tamam da süt ve kurabiye de nereden çıktı derseniz o oğlumun fikri; Noel Baba o kadar uzun yoldan geliyor haliyle de bizim için çok yoruluyor, acıkmış da alabilir diyerek şöminenin yanına süt ve kurabiye bırakıyor yıllardır. Eskiden dokuz geyiği içinde bırakma konusunda ısrar ediyordu da neyse ki artık sadece Noel Baba için bırakıyor. Bir de beyaz saçlı, kırmızı pantolonlu kahramanın kapıdan geleceğine kesinlikle inanmıyor, şöminenin bacasından girecekmiş, öyle diyor J
‘Artık sekiz yaşına geldi, daha ne kadar sürdüreceksin bu Noel Baba masalını’ diye soruyorlar; ‘Gidebildiği yere kadar’ diyorum bende. Gidebildiği yere kadar çocuk kalsın yüreği, masum kalsın düşünceleri. Çünkü büyüdükçe hayallerin küçüldüğünü biliyorum. Çünkü hayallere inanmayan insanların, kendi gerçekliklerinde boğulup mutsuz olduklarını, yıllar geçip de haksızlıklarla yüzleşince inandığımız değerlerin, kahramanların inandırıcılığını yitirdiğini görüyorum. Ben çocuğuma hayal etmeyi öğretiyorum ey insanlık, masallara inanma hakkı tanıyorum. Ya siz?
Orada birileriniz yaşam haklarını alıyor onların elinden; Van’da tecavüz edilip öldürülen çocuklar, Pakistan’da okul basan militanlarca öldürülen çocuklar, Yemen’de bindikleri okul servisi bombalanıp ölen çocuklar… Bir gelecek veremediğiniz gibi sayılı nefesini de onlara zehir ettiğiniz, gözyaşına ve kana boğduğunuz çocuklar. Ve birileriniz de susuyor bu zulüm karşısında, susmanın en büyük katliam olduğunu bilmeden. Birkaç dergiye kapak oluyor, birkaç profil fotoğrafında yer alıyor sonra da unutulup gidiyor.
Yapmayın! Kıpkırmızı bir su akıyor Ortadoğu’dan memlekete. Kesif bir barut kokusu duyuluyor, az ilerideki Suriye’ de. Bir alev yükseliyor karşı ki tepelerde, ağıtlar yakılıyor bir tüfeğin boyundan küçük, delik deşik olmuş minik bedenlere. Kendinize, birbirinize ne yaparsanız yapın, ama çocukları rahat bırakın…
Tabi malum, kutsal isimleri var bu katliamların; ‘Vatan için’ deniyor mesela, din, dil, ırk için. Hangi koltuk arzusu, iktidar hırsı, para tutkusu, minicik çocukların canına değebilir, günahsız bir yavruya bedel ödetebilir. Hangi kitapta yazar bunun meşruluğu, hangi dinin Allah’ı, peygamberi kabul eder bu zalimliği? Hangi dinde çocukları öldürün diyor, bunu mubah sayıyor?
Uyuşturulmuş kalplerimiz, morfinlenmiş vicdanlarımızla yatar olduk. Bize dokunmayan yılanın, bin yıl yaşamasına razı olduk. Onlar, oraya buraya saçılmış kolları, bacakları, parçalanmış vücutlarıyla can çekişirken, bizler trafiğe kızdık, zamlara saydırdık, kendi dertlerimizle uğraştık. Hani sessiz olursak bize uğramayacağına inandık, oysa lal olmuş diller ile tüm ruhumuzla kana bulandık ve bunu hiç anlamadık…
Görünen o ki çocuklar ikiye ayrılır; Amerika’da doğmuş çocuk, Ortadoğu’da ölmüş çocuk. İlkine dünya tutkun, diğerine evren suskun. Yıllardır Pulitzer ödülünü kazanmaktan başka bir şeye yaramayan fotoğrafla belleğimize kazıdığımız, açlıktan kurumuş, mecal kalmamış bedenlerini leş kargalarına teslim ettiğimiz Afrikalı çocuklar, şimdi de canlarının acıyacağından korkan, ‘ama küçük çocukları, küçük kurşunlarla vururlar değil mi anne’ diye soran, ölümün ayak izleri ile yaşamaya çalışan Ortadoğulu yavrucuklar. Ölüm, süt kokan gıdılarından yakalamış onları, kocaman kara gözlerinden sızmış içeri, tarih bunu affetmeyecek de insanlık bununla yaşamayı bilmem nasıl kabullenecek?
“Bir çiçek ölünce, bahar bitmeyecek”, sözüm elleri kanlı, yürekleri paslı zalimlere. Onların da anneleri, oyuncak tavşanları, Noel Babadan beklentileri vardı, tam da bu günlerde. Bir çift söz de bu katliama suskun kalmayı tercih edenlere; “Düşlerinden vurulurken çocuklar, hangi yaşamaktan bahseder ki masallar, söylesenize…”
Ve böyle bir yazı yazmayı niye mi istedim?
Noel babayı bekleme heyecanı, onların da hakkıydı, hatırlatayım dedim…
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan