Evet evet Para Cuma, yanlış okumadınız. Aslında orijinali Kara Cuma da, bizim gibi dini bütün bir Müslüman ülke için kabul edilebilir bir şey değil cumanın kara olması. Ortalık karıştı, fetvalar yayınlandı ve cumanın önündeki kara kalktı. Bana kalsa; Cuma Bereketi, İndirimin gelişi Cumadan belli falan koyardım bu güne ya da genel adıyla mübarek Cuma der bırakırdım. Ama öyle olmuyor maalesef, batı hayranlığımız arttıkça, cadılar bayramını kutladıkça, oktoberfest’te biraları tokuşturdukça, tercümesi ne yazık ki kara Cuma olan Black Friday’i de kutlamamak olmaz tabi, yakışmaz bize :)
Neymiş peki bu meşhur Cuma?
Söyleyeyim;
Şükran Günü’nden sonraki cuma’ya denk gelen ve ünü yerküreyi sarmış bir indirim ve alışveriş çılgınlığı günü, kasım ayının dördüncü cuması. İsmini 1961 yılında Philadelphiya’da yaşanan akıl almaz bir izdihamdan alıyor. İndirim sebebiyle alışveriş yapmak isteyenler, mağazaları ve kaldırımları hınca hınç doldururken on iki kişi izdiham sırasında ezilerek ölüyor. Bu sebeple basın tarafından ‘blackfriday’ tabiri ile anılmaya başlayan bu alışveriş çılgınlığı, bugün tüm dünyada heyecanla yaşanıyor. Bu Cuma yani 29 Kasımda kutlanacak bu gün için şimdiden billboardlar kapışılmış bile. Stoklar hazırlanmış, büyük indirim için, bindirimler çoktan yapılmış. Bu büyük kapitalizm bayramı için bayraklar asılmış, her şey planlanmış.
Yalan yok, ben de severim alışverişi, hem de bir kadın olarak deli gibi…
Ya beyler gerçekten de trip atmayan, kıskanmayan hele de alışveriş yapmayan bir kadın hayat ettiniz mi? Ettiyseniz nasıl bir hayal gücü var sizde pes!
‘Alışveriş sevmiyorum, yeni bir kıyafet-ayakkabı almak istemiyorum’ diyen kadını bir kapatıp açın, düzelir. Kilitlenmiştir o, panik yapmayın…
Ben şu ah-ı ömrümde şunu gördüm ki hayatta iki şey geri dönmez;
Yaydan çıkan ok ve alışverişe çıkan kadın. Bunlar hayatta geri dönmez, boşuna beklemeyin.
Kabul edin ki kadınlar çok akıllı varlıklar. İsteseler dünyayı bile ele geçirirler ama onlar alışveriş yapmayı tercih ediyor, yapacak bir şey yok.
En iyi niyetlisi;
“Niyet ettim, Allah rızası için bugünkü kredi kartı limitlerini zorlamaya’ diyerek yola çıkıyor, ‘çok bunaldım, biraz çarşı, Pazar gezeyim’, ‘a indirim mi varmış, bir uğrayayım birşey alacak değilim de, bakayım öyle’ diye devam ediyor.
Bizzat tecrübeyle sabit, iki cümle var ki bunlar kadın bünyesini felce uğratıp geçici şoka sokuyor ve kendini mağazada buluyorsun; “Giyecek hiçbir şeyim yok” ve “Kaç kere alacağım ki sanki, bir kere alınan şeyler bunlar sonuçta, gardrobun olmazsa olmazları”… :)
Kadınları seveceksin ama anlamak için uğraşmayacaksın denir ya bakın o çok doğru. Yok çünkü bunun mantığı, izahı.
Misal alışveriş;
Alışverişte kadın mantığı şöyle;
Ceket almaya diye çıktım, çok güzel bir elbise gördüm, o yüzden bu ayakkabıları aldım…
Ya benim çok sevdiğim yeşil bir küpem vardı, ona uygun yeşil kazak almak için alışverişe çıkmışlığım vardır, kazağa göre küpe değil bak-küpeye göre kazak, dikkat et! Şimdi neyin mantığını sorgulayacaksın burada, yok ki sorgulayasın.
Diyelim sorguladın e peki; “Şimdi alayım da zayıflayınca giyerim” denen bir bakış açısı var, onunla nasıl baş edeceksin ki?
Yıllarca kandırmış bizi bilim adamları, Serotonin denen mutluluk hormonu, üç şeyde bulunur diye; Spor, seks ve çikolata. Değilmiş efendim, eksikmiş. Bir şey daha var ki en az bu üçü kadar değerliymiş. En büyük terapi, en kolay meditasyon, en keyifli bir aktivite daha varmış ki- bu hormonun dibiymiş.
Peki bu neymiş?
Tabi ki alışverişmiş!
Beyler!
Şimdi siz fesat fesat düşünüp de;“Alışveriş yapmaya bahane arama, kadınlık hamurunda var bu maya” diye söylenmeden önce beni bir dinleyin. Sizi bilmem ama biz kadınlar, üzüntünün kaynağını dışarıda ararız genelde. Ayrıca da sizin gibi içimize kapanmak yerine kendimizi dışarı atarız. İşte satın almanın verdiği sahiplik hissi ile alma hissinin verdiği doyum bir yana yitirdiğimiz duygusal kontrolü, alma-seçme kararı ile yeniden kazanıyoruz. Bu da manevi bir tatmin sağlıyor. Yani her şey bilimsel hocam, çamur atmayınız!
Bir şey diyeceğim;
Yıllardır "Bakımlı Kadın, Güzeldir" mottosuyla yoğurmadınız mı bizi?
E tamam o zaman; "Kendini güzel Hisseden Kadın Mutludur" a, oradan da "Güzel Olmak İçin Almak Gerekir" e ulaşabiliriz. Sonuç itibariyle de; "Mutlu olmak için güzel, güzel olmak için de almak gerekir" diyebiliriz.
Yaaaa ömür dediğimiz de bir alışverişten ibaret değil mi aslında?
Dünya bir dükkân, hayat bir alışveriş kuyruğu. Seversen sevilirsin, sayarsan sayılırsın, ararsan aranırsın. Ne ekersen onu biçersin işte. Arada tercih ettiğin, emek vererek edindiğin, hatalı, ayıplı, bozuk çıkabilir, yenisiyle değiştirirsin. Eşin, işin, sevdiklerin, istediklerin, emek verdiklerin seni hayal kırıklığına uğratabilir, dostların sırtından vurabilir
İktisatta bu şöyle özetlenebilir;
Ederinden fazla değer veren, kazıklanabilir.
Her şeyin fiyatı, herkesin değeri bellidir;
Fiyatı olmayan şeye çöp, değeri olmayan kişiye;
“Giderken kapıyı ört” denir……!
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: @cansenerdogan