80’ler, 90’lar ve de 2000’lerin başları;
Hani yılbaşı ertesi, milli piyango kime, hangi ilçeye çıktı acaba diye merak ettiğimiz.
Yılın ilk bebeklerini, gülümseyerek televizyondan izlediğimiz.
Bir gece önceyi konuştuğumuz, kim-kiminle neredeymiş diye gazeteden okuduğumuz.
Şimdi ise İstanbul’un göbeğinde, tek suçu yeni yılı eğlenerek geçirmek isteyenleri vahşice katledenlerle uyanıyoruz…
Yeni yılın ilk yazısı böyle mi olmalıydı, en umut dolu yazım böyle mi başlamalıydı.
Bize lazım olan yeni bir yıl değil sadece insanlıktı oysa.
‘Huzur’ koymuştum adını 2017, huzur.
Barış olacaktı soyadın, nesebin sevgi.
Ama bunlar senin suçun değil biliyorum, 2016 doymadı kana.
Kötü çekilmiş adi bir korku filminin uzatmaları adeta.
Biliyorum, o “Son” yazısı görünecek ekranda ve bitecek bu lanet senaryo sonunda.
Ne zaman mı, olayı kınamak dışında bir çözüm bulunca.
Ve bir şey daha;
Bölündüğümüz için ölmüyoruz, öldüğümüz için bölünüyoruz aslında!
Yıl olmuş 2016, uzay çağı, milenyum.
Millet ayda üs kurmuş, Mars’ta suyu bulmuş, biz hala yılbaşı kutlamak haram mı onu tartışıyoruz. Tarihte orta çağın kapanıp yeni çağa girilmesi İstanbul’un fethiyle olmuştu. İstanbul’un göbeğinde, yılbaşı gecesi, yeni yılın gelişini kutlayan insanları katletmek, yeniden orta çağ karanlığına mı delalet!
İçinden geçirmek yetmiyormuş, öyle dediler, söylemek de gerekiyormuş isteklerini.
İstemek de değilmiş, dilemekmiş önemli olan.
Ben de hem söylüyor hem diliyor hem de yazıyorum buraya, dinle 2017;
Umutlarımı nadasa bıraktım gölgende, bereketli topraklarında yeşersin huzura, mutluluğa, dostluğa dair her şey diye.
Bazen üzüldüm, bazen sevindim geçen yılda. Bazen bıraktım kendimi dalgalara, dalgalandım da duruldum sonra.
Çevreyi yaşarken kendimden uzaklaştım.
Değiştirmeye çalıştıkça kişileri, değiştiğimi fark ettim.
Konuşmaktan çok susmak gerektiğini, dinlemem gerekenin kendi iç sesim olduğunu öğrendim.
Ve sustum, dinledim, öğrendim…
Bir defter aldım kendime en renklisinden, dışarıdaki karanlığa inat. Yazıyorum ona, hayallerimi, düşlerimi, kimseye söyleyemediklerimi. Yapacaklar listem bir hayli kabarık, ama başlamak, bitirmenin yarısıdır, öyle değil mi! Yeni yerler göreceğim, yeni kültürler keşfedeceğim mesela. Onlarca kitap aldım geçen hafta, okuyacağım hepsini sırayla. Bol film seyredeceğim, sinemaya, tiyatroya gidip başka dünyaları kendime katacağım. Ne güzel arkadaşlarım varmış benim, güzel dostlarım, daha çok göreceğim onları, daha çok güleceğim, eğleneceğim. Babamla daha çok rakı içeceğim, annemle gezeceğim. Hayatı, küçük bir çocuğun gözüyle, oğlumun yüreğiyle çözeceğim. Yarım hiçbir şey olmayacak bu sene hayatımda, Ya tam olacak herşey, ya hiç. Sizin de vardır çevrenizde, hani hep negatif, hep kötümser beşerler, işte onlar olmayacak bu sene yanımda, enerjimi çalamayacaklar. Uzun masa muhabbetlerini siz de sever misiniz, ben bayılırım. Uzun uzun masa sohbetleri yapmak istiyorum bu sene, memleketi kurtaracağımız işte. Ciğerlerimizde zeybek oynayacak, canımızı acıtanlar, uyandığımızda pişman olduğumuz lanet baş ağrılarına sebep olanlar.
Eskiden düşünce acırdı, şimdi düşününce. Olsun daha düşüneceğim. Daha çok çalışıp daha çok kazanacağım. Daha çok yazıp daha çok paylaşacağım. Barışa dair kelimeler biriktireceğim, ucuna sevgi bağladığım balonlar uçuracağım gökyüzüne.Gülümsüyorum ben her şeye, herkese rağmen, hadi siz de. Meydan okuyun teröre, adiliğe bir tebessümle. Gülünce dilekler dökülür sağa sola çünkü, dilinin ucundakiler ulaşır avucuna. E avuç içi kadar mutluluk da varsa, o götürür beni bir süre daha nasılsa…
Sevgili 2017;
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer de, elini korkak alıştırma ama sen de.
Biraz sevgiye, bolca morale ihtiyacımız var, senden önceki bizi baya üzdü de.
Gelişin hiç hoş olmadı ama bir şans daha veriyoruz sana.
Efendi ol, sabrımızı taşırma!
Belli ki daha pek tanımıyorsun bizi, geçmişimiz tarihimizden bellidir.
Diyeceğim o ki;
Bir Türk, dünyaya bedeldir!…
CANSEN ERDOĞAN
twitter : @cansenerdogan
instagram : cansenerdogan
Snapchat : cansencann