DEĞİŞTİR, Ya Dünyayı Ya Dünyanı !
Yeni bir Türkiye’ye uyandık bu sabah, yeni spekülasyonlar, yeni senaryolar, planlar…
Ne bekliyor bizi, ne olacak, biz oyumuzu kullandık da bakalım zaman oyunu neden yana kullanacak, bekleyeceğiz, göreceğiz. Ne olursa olsun bir değişim geçireceğiz, nasıl olacak- izleyip göreceğiz…
Yıllar önce, yine direnmeye çalışırken bir şeylere, yine olmayacak şeyleri var yapmaya çalışırken azimle, debelenirken kendi kendime, şunu söylemişti bir arkadaşım; “Dik durarak, sabit kalarak atlatamazsın fırtınaları. Bak dallara, esniyorlar ki dayanıyorlar sert rüzgarlara. Değiştirmeye çalışma suyun yönünü, akışta kal, bırak götürsün seni, boşuna tüketme gücünü…”
Zaman içinde bazen uygulayabildim onun bu öğüdünü, çoğunlukla uygulayamadım evet ama en azından ne demek istediğini anladım nihayet- ki bu da iyiye işaret.
Anladım ki; “Zamanla bir şeyler değişecek, ya onları değiştiren siz olursunuz ya da biri onları sizin için değiştirir". Değiştiren olmak zor zanaat, yürek istiyor malum. İşini, ilişkini, evini, evliliğini, çevreni, düzenini değiştirebilmek kolay değil. Amaacı duyar tomurcuklar da açarken. Hem hangi doğum sancısız ki…
Ve değişmek bir nevi ölüp de yeniden dirilmek değil mi sanki ?
Değişimin zorlu sürecini kartalların hayatında somut olarak görebiliriz aslında. Tamam koyu bir Beşiktaşlı olarak bunu anlatmayı ayrıca çok seviyor olabilirim ama bence siz de etkileneceksiniz;
Kartallar 40 yaşına geldiklerinde zor bir kararla karşı karşıya kalırlarmış. Pençeleri sertleştiğinden esnekliğini yitirmiş bu da avladığı hayvanları kavramasına engel teşkil etmektedir. Artık eskisi gibi büyük avların peşinden gidemez olmuş, gagası uzamış, göğsüne doğru kıvrılmış, tüyleri de kartlaştığından uçması da zorlaşırmış.
Bu halde göklerinin hakiminin yani kartalın önünde iki seçenek bulunurmuş; Ya bu durumu kabullenecek ve yaşayabildiği kadar yaşayacak ya da oldukça zahmetli olan yeniden doğuşunu başlatmak. Eğer ikinci seçeneği seçerse yani yaşlanarak ölmek yerine direnmeyi seçerse, tek başına bir dağın tepesine yeni ve geçici yuvasına uçarmış. Önce gagasını sert kayalara vurarak yerinden söker ve yeniden çıkmasını beklermiş uzun bir süre. Gagası çıktıktan sonra bu yeni ve güçlü gagası ile pençelerini söker, yerine gelen pençelerle bu defa kartlaşmış tüylerini yolarmış acılar içinde, canhıraş feryatlarla. Bu süreçte kah açlığa dayanırlarmış, kah soğuğa, fırtınalara ve 150 gün sonra yirmi yıl veya daha fazla yaşamasını sağlayan bu yeni doğuşun ardından gerçekleşen değişimle beraber tekrar gökyüzüne doğru yola koyulurlarmış; Değişmiş olarak, yeniden başlamak üzere…
Kartalın bu zorlu mücadelesi ve ardından gelen müthiş değişim bizlere de bir mesaj veriyor sanki; Değişimi istemek, inanmak ve çabalamak. Değişim, böyle olur ancak…
Bir dakika, bir dakika; Yanlış anlaşılma olmasın, büyümek demek değil değişmek, gelişmek de değil. Anların, anıların dönüşmesini sağlayan şey ve bir şey söyleyeyim mi size; Her şeyin aynı kalması için, bazı şeylerin değişmesi gerek…
Ne direnirdim eskiden ben, ne direnirdim. Değişmemeye çalıştığım gibi bir de dünyayı değiştirmeye çalışırdım. Ya komik gelecek belki ama küfür gibi gelirdi, değişmek. Hani sanki başkası olmak da karakterinden ödün vermek. Oysa bazen canın o kadar yanar ki değişirsin, değişmek zorunda kalırsın…
Sonra tatsız tuzsuz soğuk bir kış günü,Osho’nun satırlarında buldum cevabı;
“Değişimden korkanlar için hayat cehennem gibidir; Sabit durmaya çalıştıkça ayaklarının altından zeminler bir bir kayar, kıyametler kopar durmadan.
Değişememekten korkanlar için de araf gibidir hayat; İki arada bir derede, ne yapacağını bilmez şekilde savurur insanı…
Tadını çıkar, yaşa, sev. Ama bir şeyler değiştiğinde, değişmesine izin ver. Bir şeyler hareket etmeye başladığında hareketi durdurma. Her zaman varoluşun değişim rüzgarlarıyla birlikte hareket et. Hiçbir zaman karşı durma; o zaman kimse sana sıkıntı veremez.”
İşte o zamandan beri, rüzgarın yönünü değiştiremediğimi fark ettiğimden beri, yelkenleri rüzgara göre ayarlıyorum. İnanın daha az yoruluyorum. Bir dua var dilimde artık;
“Allah’ım; Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için sabır ve ikisi arasındaki farkı anlayabilmek için de akıl ver...”
Hem; Değişmeyen tek şey değişimdir, aksi mümkün olmaz,
Biz ileriye gitmedikçe de hiçbir şey geride kalmaz….
CANSEN ERDOĞAN
twitter: @cansenerdogan
instagram : cansenerdogan
Snapchat : cansencann