EN SEVDİĞİM HAFTA
Yıllar yıllar önce küçük bir kız doğmuş. Doğmuş da ne doğmuş, kolay değil- ailenin ilk kız torunuymuş. Gün bayram olmuş, ev onu görmeye gelenlerle dolup taşmış. Prenses demişler ona, o da kendini hep öyle sanmış. Masal dinlemeyi hiç sevmezmiş de masalları yaşayan olmak istermiş. Pamuk Prenses olmak istemiş önce ama yedi tane cüceyi de evde istememiş. Uyuyan Güzele özenmiş ama uykuyu da pek sevmezmiş, yüz sene nasıl uyuyacakmış. Uzun siyah saçları varmış, bir ara takmış Rapunzel olacakmış. Ama elin oğlu saçlarını yolup eve çıksın diye mi saçlarını uzatacakmış. Düşünmüş ondan da caymış. Bir ara Heidi olmaya heveslense de dağlar bayırlar hiç ona göre değilmiş. Nerede börtü böcek var gelip onu yermiş. Hem ne işi varmış canım onun çayır çimende, o prensesmiş, olur mu hiç öyle şeymiş. Prensesmiş o işte, kolları yerine kanatları olsun diyen, yüreğinin götürdüğü yere uçmak isteyen. Büyüdükçe görmüş ki uçan halıya tüm kalbiyle tutunsa da süpürgeyle uçmak kazandırıyormuş hayatta. Yoksa kolu kanadı kırılıyor, canı fena yanıyormuş.
Bu kız büyümüş kocaman bir kadın olmuş. Ama ne içindeki prenses kaybolmuş ne de pamuk şekerine buladığı hayalleri. Hala mutlu ediyormuş onu balonlar, yaş günü pastasının üstündeki söndürülmeyi bekleyen mumlar…
Evet, yıllardır süren geleneği bu sene de bozmuyor, bu haftayı kendime ayırıyorum. Daha doğum günüme, 30 Ocak’a üç gün var ama olsun, bu hafta kutlu doğum haftası sayılır, bu yazı da rahatça yazılır.
Hoş geldin yeni yaş!
Yaş mı kaç? Duymamış olayım :)
Prensip olarak saymıyorum, sadece kutlama eylemini seviyorum ben. Nasıl kutlasam ki acaba diye düşünmeyi, sürprizler, çiçekler beklemeyi. ‘Bugün benim doğum günüm, hadi kutlayın’ deyip kocaman sarılmayı seviyorum yanımdakilere. Pasta yiyip mutlu olmayı, mum üfleyip dilek tutmayı seviyorum ben. Her gelen mesajda, kartta, telefonda sevinmeyi, sevildiğimi hissetmeyi, hatıra bırakacağım kareler olsun diyerek fotoğraflar çekinmeyi seviyorum. Yani aslına bakarsanız hep yaptığım ve yapmaya da bayıldığım tüm bu saydıklarımı, doğum günü bahanesiyle yapmayı, mutluluğumu zirvede yaşamayı seviyorum ben. Hem o zaman deliymişim gibi de davranmıyor kimse bana :))
Şahane bir yıl geçirdim. “Maşallah”ımı kutladığım yıla yakışan tarzda yani. Çok güldüm, çok eğlendim, sevdim, sevildim. Güzel gezdim, gezdikçe öğrendim, bilgilendim. Hayat, en kazık yerlerden de sordu tabi ama çok şükür hasarsız atlattım. Gördüm ki iyi bir kalbim, çelik gibi sinirlerim, kimseye boyun eğmeyen bir karakterim varmış. Neler fazla kaçmış neler eksik gelmiş. Kimleri mutlu etmişim, kimler keyif vermiş. Kim küçültmüş kim büyütmüş hayatımı, gördüm, öğrendim.
Bir yaş daha büyüdüm, bir yaş daha sevdim, sevildim, kazandım, kaybettim. Bir yaş daha yakaladım hayatı. Öğrendim, çok şey öğrendim. Daha dürüst olmaya başladım kendime karşı, hayata karşı. Daha olgunlaştım. Daha az kızmaya, daha çok boş vermeye başladım. Size kazık atanların en yakınınızdakiler olacağını, bunun katilin uşak çıkması kadar klasik bir şey olduğunu öğrendim. Daha çok gördüğüm, daha çok bildiğimden mi nedir, şaşırmamaya başladım. Kabullenmeyi öğrendim, kah susarak kah yok sayarak…
Öğrendim ki risk alarak, sonu ne olur diye düşünüp tasalanmayarak değiştirmek istediğiniz durumları değiştirmek, eskisinden güzelini getiriyormuş size. Biraz cesaret, hayatınızı yoluna koymaya yetermiş aslında. Çünkü hayat, tahmininizden daha kısa, daha basitmiş valla.
Gökyüzünün sandığımdan daha mavi, mucizelerin gerçekleşebilir, sevginin susuz ve çorak bir kalpte de yeşerebilir olduğunu öğrendim. Ailenin en kıymetli, dostlukların hazine, aşkın kutsal olduğunu öğrendim. Düş kurabilmenin en güzel silah, düşleri gerçekleştirmenin de zaferlerin en büyüğü olduğu öğrendim.
Yine bir doğum günüm ve yine bunlar geçiyor aklımdan. Bazen bırakıp çokça sarıldığım bazen tembellik edip çokça çalıştığım, bazen kırıp çokça onardığım, bazılarını unutup yenilerine yer açtığım, zor ama çokça keyifli bir yaşın ardından yeni bir yaşa daha giriyorum. “Kırkikindi” yağmurları gibi süzülerek akıyor yüreğime huzur. Yılların sormadığı, yolların yormadığı, dostların unutmadığı bir ömür diliyorum bu doğum günümde. Aslında daha birkaç gün olmasına rağmen şimdiden kutlamaya başlayarak doğum günümü kutlu doğum haftasına çeviren çok sevdiklerim, canlarım, ciğerlerim, kıymetlilerim, her birinizi ayrı ayrı sevip, öpmelere doyamadıklarım, sarılırken bir yerlerinizi kırmaya korktuklarım; İyi ki varsınız, hep de var olun. Benim doğum günüm evet ama asıl siz iyi ki doğdunuz, hep yanımda oldunuz. En zor günlerimde elimi tuttunuz, şarkılar söyletip hayaller kurdurdunuz.
Sanki şu dünyada bir ben eksikmişim gibi doğmuşum da sanki eksikmişim de ya galiba :)
Şaka bir yana ama iyi ki de doğmuşum valla.
O halde eski yaşımı şutlar, yeni yaşımı kutlar,
Başlarım hikayemin yeni sayfalarını yazmaya…
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan