ŞİMDİLİK HOŞÇA KALIN!
Eveeettt işte geldik finale…
Günlerin haftalara, haftaların aylara dönüştüğü koca bir sezon geride kaldı. İçim bir tuhaf, garip bir burukluk var içimde, en yakın arkadaşını uzun süre göremeyecek olmanın huzursuzluğu gibi. Hani her şeyimi paylaştığım, içimi döktüğüm dostumla bir süre için vedalaşmanın o iç sıkıntısı gibi. Okulun son günü, yaz tatiline girerken, herkes dört bir yana dağılırken eylüle kadar görüşemeyecek olmanın kekremsi, ekşi bir tadı vardır ya, işte onu hissediyorum ben de tam şu anda…
Uzun bir kış geride kaldı, heyecanlı pazartesiler de öyle… Pazar geceleri, el ayak çekilip gün geceye kavuştuğunda, dışardaki tüm seslere tıkayıp kulağımı kendimi dinleyerek yazdım yazılarımı. Bazen direndi düşmemek için yanağıma, gözümde hazır bekleyen gözyaşım bazen coşkuyla çarpan kalbim uçmasın diye uğraştım. İçimde, dilimde ne varsa paylaştım sizinle. Satır aralarına gizlediğim de oldu duygularımı yazarken, ayan beyan döktüğüm de kelimelere. Kiminiz yakaladı onları çekip aldı, kiminiz sahip çıktı sorgulamadan sımsıkı…
Nereden buluyorsun konuları diye soruluyor hep bana, cevabım hep aynı; Hayatı yazıyorum ben, bizi yazıyorum, yaşadıklarımızı, karşılaştıklarımızı. Kiminizin aşık, kiminizin yalnız, acılı, yorgun, umutlu kalbine dokunmaya çalışıyorum. Okurken hayal ediyorum her birinizi, yüzünüzü düşünüyorum, okurken hissettiklerinizi. Tam kırkbir hafta boyunca aynı heyecanı, stresi, endişeyi yaşadım mesela her pazartesi, acaba beğendiniz mi?
Dolu dolu geçen bir sezonun ardından şimdi mola vakti; Yaz geldi!
Biraz nadasa bırakacağım kalbimi, fikirlerimi. Parmaklarım güneşe dokunacak, yüreğim huzuru kucaklayacak. Pencereme sığdırdığım gökyüzü, denizle halvet olmuş beklemekte. İçimi acıtan tüm gamlar, kederler kızgın kumlara yapışıp kalacak işte. Uçsuz bucaksız denize saatlerce bakmak, asi dalgalar sesleriyle uyuyakalmak istiyorum sessizce. Rüzgârın ılık esintisiyle uyanmak, tekrar gözlerini kapamak mümkünse hiç uyanmamak…
Siz o kaçma zamanının geldiğini ne zaman hissediyorsunuz bilmem ama ben yanımdan uçarak geçen bir kelebeği artık fark etmediğimde, yasemin kokusu burnuma gelmediğinde alarm zilleri geliyor kulağıma; “Tamam diyorum, vakit geldi. Şimdi elindeki işleri, güçleri, sorumlulukları usulca yere bırak ve ellerini kaldır. Arkana bakmadan yürü ve toz ol buradan! “
Bir ses duyuyorum içimde; Durdurun dünyayı inecek var!
Müsait bir yerde inmek istiyorum mümkünse. Hayatın kapısına “Lütfen rahatsız etmeyiniz” yazıp geçici bir süre servis dışı olmak. Haberleri izlememek, gazete okumamak, üzebilecek her şeyden uzak durmak. Uzuunnn masa sohbetleri yapmak, geçmişten konuşmak, gülmek, hüzünlenmek. Aldığım onlarca kitabı okumak istiyorum, yeni karakterler, yeni hikayeler keşfetmek. Ruhuma yosun kokusu sürmek ve saatlerce yüzmek. Dondurma yemek istiyorum günde bilmem kaç tane, fırlatıp topuklu ayakkabılarımı, çıplak ayakla yürümek çimlerde…
Yeni insanlar tanımak, kendimle kalmak, değişik anılar biriktirmek için bir yaz molası veriyorum burada. Dedim ya, tuhaf bir burukluk da var içimde, yeniden kavuşacak olmanın heyecanı da. Daha güzel yazılar, farklı konular bulabilmek, sizinle paylaşabilmek için bir süre olmayacağım buralarda. O zaman kadar iyi bakın kendinize. Dinlenin güzelce, beni de özleyin. Yerime başka yazarlar koyup da üstüme kuma getirmeyin. Beni üzmeyin.
Döndüğümde burada bulayım sizi, güzel bir yaz geçirmiş olarak, kitaplar okuyarak, bol bol gezip tozarak, mangal keyifleri yapmış olarak. Bir sürü anı biriktirmiş olarak gelin karşıma, mümkünse aşık olarak, çoğalarak. Hayatı ıskalamamaya çalışın, ben öyle yapacağım valla!
Parmaklarımdan dökülen şu kelimelere dönüp bakınca; Gelmiş diyorum, vakit gelmiş; Kısa bir mola istiyorum istiyorum sizden. Yaşadığım her şeye şöyle biraz uzaktan bakacağım müsaadenizle. Bir trenin, arabanın, uçağın camına yaslayıp başımı, bir yerlere ama önce kendi içimde bir yolculuğa çıkacağım. Sıkan, bunaltan her şeyi yüzüstü bırakıp saçlarımı savurarak uzaklaşacağım. Kendimi bulup ona koşacağım.
Şimdilik veda zamanı…
Yazarınız, geçici bir süre servis dışı…
Anılar, hikayeler biriktirip sizlerle paylaşmak için de sabırsızlanıyor.
Öyleyse; İçine bolca mavi karıştırılmış, güneşe batırılmış, tuzlu, eğlenceli, keyifli, aşklı meşkli bir yaz diliyorum hepinize…
Sonbaharda görüşmek üzere!
Hoşça kalın!
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan