Hüzün kokan sessizliklerimin biraz sarı biraz kızıl mevsiminde, yine güz yağmurları düşüyor şehre…
Ve ben sağanak duygular yaşıyorum sezonun ilk yazısını yazarken, gecenin bir vaktinde…
Hayatın farklı izdüşümlerinden farklı rüzgarlarla uçup buraya konduk.
Tanışmıyoruz sizinle belki, anılarımız, duygularımız, hayallerimiz bambaşka ama kalp atışlarımızın ritmi aynı.
Yapmak istediğim tek şey; anlatmaya çalışmaktı size, kendi hikayeme değen hayatı.
Bazen risk aldım yazarken ama inancınız umut verdi, satırlar arasında tünemiş kalbime.
‘Yapabilir miyim acaba’ diye sorarken kendi kendime, ‘Yapabiliriz’ demeyi öğrendim sizinle.
Hayallerimi paylaşırken kendime limit koymadım.
Korkularımı paylaşırken tereddüt etmedim.
Hayata tüm kırgınlıklarımı alıp götürdü ilginiz.
Yalnız olmadığımı hissettim, en yalnız kaldığımı hissettiğim anlarda.
Hissettim çünkü biliyordum, siz de benim gibiydiniz…
Yıllardır aynı heyecan, aynı telaş;
Acaba okunacak mı bu hafta, beğenilecek mi, yorumlar gelecek mi?
Övülecek miyim yoksa gömülecek miyim?
Sizinle baş başa kaldığım uzun pazar geceleri, yazının yayına girmesiyle beraber başlayan heyecan nöbetleri.
Özelden, genelden gelen yorumları bekleme, beklerken yaşadığım ter basmalar.
‘Nasıl gidiyor- kaç okunuyor ?’ şeklinde editörümü yeni tabirle darlamalar…
Koca bir yaz geçti aradan, azıcık da sonbahar.
Onlarca hikaye biriktirdim anlatmak için ve tabi anılar.
Uzun sofralarda geçmişe, kaybedilen kişilere, değerlere, yaşanmış güzelliklere kadeh kaldırdık. Kıyıdaki ateş böceklerinin ışıklarıyla hayallere dalıp yakamozlara sarıldık.
Güneş doldurduk bedenlerimize, telaşları nadasa bıraktık.
Uzun uzun düşündüm bu zamanda, düşünmeye pek fırsat bulamıyoruz malum çoklukla.
Döndüm geçmişe, gittim geleceğe. Bilançolar çıkardım ruhumun derinliklerinde.
Yeni yerler gördüm, yeni insanlar tanıdım bu süreçte.
Gitmek isteyenlere yol, gelmek isteyenlere izin verdim kalbimde.
Biraz daha duruldum, biraz daha sustum.
Çok dinledim, hep izledim, biriktirdim.
Ara ara hüzünlerim oldu ama sevinçlerim kadar değil.
Beni okuyan, beni anlayan ve inanan en az birkaç kişinin dünyasını değiştirebildiğimi gördüğüm için, rutin hayatların arasından sıyrılmalarına destek olduğum ve bir ‘C’ şıkkı yaratabildiklerini keyifle gözlemlediğim için mutlu oldum.
Tamam yaaa, baya da gurur duydum.
Bildiğim ezberlerin bozulduğunu da gördüm bu arada.
“Anlatılmaz, yaşanır” derler ya hani bazı şeyler için, hayatın kendisi öyle aslında.
Gerçek dostlarımı öğrendim, dost sandıklarımla yüzleştim.
Sevgimi emek emek dağıtırken, bazılarına gereksiz bonkör davrandığımı fark ettim.
Hak etmeyenleri çıkardım hayatımdan, aklımdan, hak edenlere yer açtım.
‘İlahi adalet’ varmış gerçekten, inandım.
‘Sevgiyi hissettiğim her ruh, bir damla hayatı anlattı bana.
Ve bir damla umut oldu hepsinin adı yaşamımda.
Milyonlarca farklı duygu yaşanırken yüreğimde, hiç beklemediğim anda gerçekleştiğini gördüm umuda, aşka, şansa dair ne varsa.
Her hikâye bir yürek taşır içinde;
Kimi kırgın, kimi mutlu, umutlu.
Hiçbir şeyin sandığım gibi olmadığını gördüm bu zaman zarfında.
Güllük gülistanlık yaşıyor dediklerimin ömürlerini kasvet bağlamış aslında.
Mutsuz sandıklarımın ise keyfi yerindeymiş pekâlâ.
Acılarım oldu benim de herkes gibi, kimsenin bilmediği gözyaşlarım.
İçim de yandı herkes kadar, belki herkesten çok.
Ve inanın ben ağlarken bile şükrettim, ‘vardır bir bildiği’ diyerek Allah’a.
Şimdi ise, ağlıyorum herkese nasip olmayan sevinçlerim için, hep hayalini kurduğum şeyleri başarabildiğim için.
Artık bundan duruyor gözyaşlarım yanaklarımda.
Hak ettiğime inanıyorum ben bunu çünkü biliyorum ki;
Kendimi üzdüğüm kadar kimseyi üzmedim bu hayatta…
Ne çok özlemişim bu köşeyi, kelimeleri, sizleri.
Sabahlara kadar yazıp heyecanla okumanızı, yorumlarınızı beklemeyi.
Binlerce kişiyle burada bir araya gelip birbirimizi tanımadan belki de herkesten çok tanıyarak bağ kurabilmeyi.
Her hafta aynı heyecanla yazabilmeyi.
Bazen çok hastayken yazdığım oldu bazen çok yorgun, tatsız, tuzsuz zamanlarım.
‘Bu hafta yazma, haftaya yazarsın’ denildiğinde;
‘Olmaz’ dedim onlara;
‘Okumayı bekleyenlerim var, aynı duyguda buluşmayı, acısına katık, gülüşüne ortak etmek isteyenlerim. Onları bırakamam’…
İnanın hissedebiliyorum sizi, sevginizi, şu satırlar üzerinde dolaşan sevginizi.
Kaçınızın kalbine dokundum acaba, kaçınızı duygulandırdım, umutlandırdım?
Göremiyorum belki sizi enerjiniz sarmalıyor beni.
Büyüdükçe masallarda, bir de okul sıralarında kalan dostlukları gerçeğim yaptığınız için, bitişlerimin burukluğunu, başlangıçlarımın heyecanı ile sarmaladığınız için binlerce kez teşekkür ederim.
Keyifli haberlerim, sürprizlerim olacak sizlere.
Yepyeni kişilerle tanıştıracağım, yaşanmış öyküler, yaşanacak fırsatlardan bahsedeceğim. Öğrendiğim enteresan şeyleri paylaşacağım.
Yani yine beni, bizi, sizi, hepimizi yazacağım, yazarken yaşayacağım…
O haldeee;
Perde açılsınnn, sezon başlasınnn!
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan