Neler oluyor bize böyle?
Kız arkadaşını kendisiyle birlikte olmayı kabul etmediği için öldürmekle yetinmeyip bir de kafasını vücudundan testereyle ayıran gencecik bir delikanlı…
Üç buçuk yaşındaki yeğenini kıskandığı için yüzüne asit döküp kör olmasına sebep olan bir enişte…
Ayrı yaşadığı eşi barışmayı kabul etmeyince önce onu sonra da oğlunu öldürüp intihar eden bir baba…
Ve tüm bunları hayret ve dehşet içinde izleyen bizler...
İşin en vahim tarafı da bu üç kişinin son derece iyi ailelere mensup, hayatları boyunca maddi sıkıntı yaşamamış, üçer, dörder dil bilen, cemiyette yeri olan eğitimli ve üst düzey kişiler olmaları…
Yanlarında aileleri, ceplerinde paraları, bir sürü arkadaşları, her türlü sosyal imkanları olan bu insanlar nasıl bu kadar kötü olabiliyorlar, neden böyle vicdansız davranabiliyorlar, canlara kıyabiliyorlar?
“Derdin ne senin kardeşim” diye şiddetlice omuzlarından sarsılmayı, ağız dolusu saydırılmayı hak ediyorlar?
Mükemmel yetiştirilen örnek çocuklar onlar çünkü. Hata yapmaya hakkı olmamış, sevgi yerine para pompalanmış, “en iyi”, “en başarılı”, “birinci” olmaya şartlandırılmış örnek evlatlar. Başka çocuklarla kıyaslanmışlar, en iyisini yapmaya zorlanmışlar ve içlerinde büyüttükleri kaygıya, huzursuzluk ve de mutsuzluğa engel olamamışlar. Ve büyüdüklerinde istenmediklerinde, bir başkasının daha iyi olduklarını gördüklerinde küçüklüklerinden itibaren aşılanan hırsla cana kastetmekten çekinmemişler…
Zaman değişmiş Cancağızım, bizim çocukluğumuzda olduğu gibi değil her şey. Yeni ayakkabılarını giymek için bayram gününü bekleyen çocuklar yok artık. Ağaç tepelerinden meyve toplayan, bir topun ardından mahallece koşulan, cumadan pazara uzayan evcilikler yok artık. Etraf, konserve kıvamında tatsız, tuzsuz, ruhsuz çocuklarla dolu. Ellerindeki akıllı telefona mahkum, ekrana zincirli, tablete tutsak. Yedikleri suni, beyinleri esir, hayalleri olmayan çocuklar bunlar. Alışveriş merkezlerinde büyüyen, bilmem kaç liralık doğum günü kefelerinde sosyalleşen, dersten derse, kulüpten kulübe yetiştirdiğimiz gelecek neslimiz.
Yapmayacağız arkadaşım yapmayacağız. Aksi takdirde de ‘niye biz adam olmuyoruz’ diye sorgulamayacağız. Çünkü iş bizde, ailede. Tüm dünya üzerinde bir tane güzel çocuk vardır, tüm anneler de ona sahiptir. Sahip olmak ile sahip çıkmak farklı şeydir. Çocuklar, yaşamayı öğrenmek için Yaradan’ın bize emanetidir. Onların kendi fikirleri, ümitleri, geleceğe dair düşünceleri vardır. Kendi eksikliklerimizi onlarda tamamlamak için gönderilmiş temize çekme defteri değillerdir.
Hiç de kolay değil çocuk sahibi olmak… Bir kere hayatınız boyunca kalbinizin bedeninizin dışında atacağını kabul ederek başlamak. Evliliği kurtaracak, mirasa hak kazanacak, elalem ne der bak ’larla yapmamak çocuğu. Canınızdan can vererek doğurduğunuz, canınızı dişinize katarak büyüttüğünüz bir can o. Zorlanarak, oflayıp poflayarak büyütecekseniz, yüzünüzde kocaman bir mutsuzluk ifadesi ile gezinecekseniz, parayla alınabilecek tüm imkanları sunup parayla alınamayacak sevgiyi, ilgiyi esirgeyecekseniz, o çok meşgul ruhunuz müsait değilse anne- babalığa, bırakın melekleri cennetlerinde yaşasınlar, kıymayın onlara bu dünyada...
Çocuklara verebileceğimiz iki şey var aslında;
Biri nereden geldiklerini unutmasınlar diye ataları, diğeri de zamanı gelince uçabilsinler diye kanatları. Öğretmekle değil örnek olmakla mümkün her şey. İyiyi, doğruyu, sevgiyi, evet en çok da sevgiyi anlatarak değil göstererek. Sımsıkı sarılıp, kokularını içimize çekerek, şapır şupur öperek, takdir edip överek…
Şimdi anlıyorum neden çocukluğa dönüldüğünü tüm psikiyatrik olaylarda, işin sırrı tam da buradaymış galiba. Atalarımızdan miras kalmadı bize bu dünya, çocuklarımızdan ödünç aldık onu aslında. Şahane bir adam yetiştirmek mümkün olmasa da her zaman, şahane bir çocuk yetiştirmek elimizde ama.
Sevmeyi ve de sevilmeyi öğretelim onlara.
Bitkileri, güneşi, çiçeği, böceği, kelebekleri.
Düşünmeyi, gülmeyi, dans etmeyi…
Ve en önemlisi de; kendileri büyüseler de içlerindeki çocuğu hiç kaybetmemeyi.
Çünkü bugün her kötü kalpli kişinin içinde yolunu kaybetmiş, düşlerini yitirmiş bir çocuk gizlidir…
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan