Uzun paçalı donlu, kocaman göbekli, hediye çuvallı, tonton bir adamın kahkahaları çınlatırken etrafı, süslenmişken her yer rengarenk ve cafcaflı, hazirandan kalma bir hiçlik edatı bağlarken kalpleri zamana, dank eder geldiği belki de yılın en önemli ayının; “Aralık’ın….
Kasımın şişirilmiş egosunun ardında, bitişlerin, mutsuzlukların, bunalımların, telafisi imkansız hayallerin tüm suçu yüklenmiştir aralığa. Aylar içinde en büyük haksızlık da kendisine yapılıyor aslında. Ne ocak gibi gereksiz bir telaş içindedir aralık, ne de şubat gibi kaybolmuş ve kısa. Köprüden önceki son çıkıştır; Yeni başlangıçlara gebedir, umutlara sıfır, sahibinden kelepir. Tüm süsüne püsüne, ışıltısına şatafatına rağmen en derin, en sakindir. Ayrılık kokan hüzünler, vuslat ümitlerini yitirip yollara düşerler. İşte tüm hayaller, kurtulup kafeslerden, kışa doğru süzülürler. Aralıktan sızıp soğukta dirilirler.
Aralığa güzel demek bencillik farkındayım; Yün kazaklar içinde olmadığında, sığınacak sıcak bir yer bulamadığında, aç olduğunda ağlatan mevsimdir kış. Ama onun dışında, sahipsen sayılanlara işte o zaman başka. En soğuk ama içini en çok ısıtandır aralık, en sonuncu, en yorgun ve en yalnızdır. Koca bir yılın muhasebesini tutan parmakları ile geçmişle hesaplaşan, içten bir hoşçakal, hisli bir vedadır. Ardında kalan onbir aya tebessüm eden, iyi- kötü ne varsa yaşanan teşekkür edendir. Ondan olgundur işte; Bir şey huzurla noktalamanın tek yolu da budur belki; sessizce kabullenmektir.
Kasımın ittirmesiyle ocağın kaktırması arasında sıkışmış, yanıp sönen neon ışıklarının aydınlattığı bu renkli ay, gerçek aşkların da habercisidir aslında. Yanık tenlerin, derin dekoltelerin cüretkarlığıyla doludizgin yaşanan yaz aşklarındansa sevgilinin soğuktan kızaran yanakları ile daha çekici olduğu, kat kat giysilerinin içindeki vücudun değil de ışıl ışıl parlayan gözlerin anlam kazandığı kış aşklarıdır gerçek olan. Terleten değil ısıtandır, gerçek olandır. Ondandır ki; Yaz aşkları mevsimlik, kış aşkları evladiyeliktir.
Daha renksizi sevebilme maharetidir bence, daha azına razı olmak. Daha çok paylaşmaktır, fedakarlıktır kışın aşık olmak. Onun elini tutabilmek için henüz cebindeyken bile donmuş olan elini feda edebilmektir. Kestane yerken aynı paketten, ellerin değebilme ihtimalidir. Belki de en güzeli, bu ihtimali sevebilmektir. Buğulu camlardaki nefeslerdir, birbirine değen. Bir dağ tepesinde beyaza yaslanabilmektir tutkuyla. Kıpkırmızı burnu, karlı saçlarıyla o en güzeldir, Bozadır o, tarçınlı yüreği ile. Mandalinadır, mis kokusu ile…
Aşk olur da hüzün olmaz mı, gam, efkar yer bulmaz mı satırlarda. Bitişlerin mevsimi ya aralık, rakı da bir başka yakışır yanına, tabi bir de balık. Sahi rakı kelimesi, aralığı oluşturan harflerden oluşmamış mıdır, hani efkar dağıtmalık…
Renkli, ışıltılı dünyası, yanıltmasın sizi, en yalnız aydır aslında aralık, en düşünceli. Kocaman kahkahalar atan mutsuz insanlar vardır ya hani, işte tam da onun gibi. En uzun geceyi barındırır bünyesinde, en şehvetli sevişmeleri. Ve nihayet gebe kalır yeni bir yıla, başlangıçlara, umut dolu yarınlara…
Velhasıl azizim; Kasım’da aşk başkadır malum da, vakit Aralık’sız sevmelerin vakti. O da olmazsa haydin Ocak başına diyeceğim de o meşhuuur Şubat geliyor valla, uyarmış olayım da…
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan