Sayın İstanbul İl ve İlçe Belediye Başkanlarına;
“İstanbul'da deprem güvenliğine sahip olmayan konutların deprem güvenliğine kavuşturulması” konulu Haziran 2020 tarihli raporumu bilgilerinize sunmuştum.
Bu raporda söz konusu konutların deprem güvenliğine kavuşabilmeleri için 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasasını yeterli olmadığını belirtmiş, kısa adıyla afet kanunu olarak anılan 7269 sayılı kanunun deprem olmadan uygulanarak bu tür konutların yapımı maliyetindeki faiz yükünün Devlet tarafından üstlenilmesinin tek çözüm olduğunu ısrarla ifade etmiştim.
7269 sayılı kanunun uygulanması konusundaki yasal engellerin aşılabilmesi için TBMM de temsilcileri bulunan siyasi partilere ve Deprem Komisyonu Başkanlığına 06 Kasım 2020 tarihinde bir bilgi notu gönderdim ve onları göreve davet ettim. Önce; bu bilgi notunu bilgilerinize sunuyorum.
........................................................................
TBMM de temsil olunan Siyasi Parti Başkanlarına
Sayın Başkanım;
İstanbul'da deprem güvenliği olmayan konutların deprem güvenliğine kavuşturulması konusunda İBB Başkanlığı ve İstanbul ilindeki 39 İçe Belediye Başkanlığı için hazırlamış olduğum teknik çalışmayı bilgilerinize sunuyorum.
Bu çalışmayı İBB Başkanına, 5 ilçe belediye başkanına milletvekili, bilim adamı, hukukçu, mühendis, ekonomist, gazeteci ve TV yayın kuruluşları olmak üzere 30 kişiye gönderdim.
Son İzmir depremi dolayısı ile TGRT TV, TV 100 VE KRT TV ye yayın akışları içinde bağlanarak olası Marmara Denizi Depreminin yapacağı tahribatları anlatmaya ve depreme güvenli olmayan konutların depremden önce mutlaka depreme güvenli duruma getirilmesi gerektiği hususunu vurgulayarak bu konuda yapılması gerekli çalışmaları izah etmeye çalıştım. Yeterli olmadığı kanısındayım.
Sayın Başkanım;
Olası Marmara Depremi'nin gerçeklerini şöyle özetleyebilirim.
1- Olası depremin taşıdığı riskin boyutları:
* Olası Marmara Denizi depremi, bu coğrafyada yaklaşık 30 milyon kişiyi doğrudan etkileyecektir.
*Bu bölge Ülkenin yıllık Gayri Safi Milli Hasılasının( GSMH) yaklaşık % 50 sini üretmektedir.
* Olası Marmara Depremi, 30 milyon insanın can ve mal güvenliği ile Ülkenin 400 ile 500 milyar ABD doları büyüklüğündeki üretimini ve üretim gücünü risk altına sokacaktır.
*Bu nedenlerle konu Ülkenin geleceği için bir beka meselesi olarak benimsenerek Milli Güvenlik Kurulunda ele alınmalı ve deprem olmadan gerekli bütün tedbirler mutlaka gerçekleştirilmelidir
2- Alınacak tedbirler ve bu tedbirlerin ekonomik boyutu:
* Sadece İstanbul kenti için İBB kaynaklarından alınan bilgilere göre olası depremde;
- Ağır hasar görecek veya tamamen yıkılacak ve bu nedenle deprem dönüşümüne tabi olması gereken yapı sayısı 143 200 adet,
- Orta hasar görecek bu nedenle güçlendirilme yapılması gereken konut sayısı 290 410 adettir.
* Bu günkü rayiçlere göre yapıların yıkılıp yeniden yapılabilmesi maliyetinin 300 milyar TL, güçlendirme çalışmaları maliyetinin ise 60 milyar TL olmak üzere tüm deprem dönüşümü maliyetinin 360 milyar TL olacağı hesaplanmıştır.
*Deprem dönüşümü 10 yılda yapılacaksa yıllık harcama 36 milyar TL, 20 yılda yapılacaksa yıllık harcama 18 milyar TL olacaktır.
Güçlendirmeye ağırlık verilerek bu çalışmaları olabildiğince artırmak, 60 m2 büyüklüğündeki sosyal konut yapımına ağırlık vermek ve Prefabrik beton elemanlı yapı teknolojisi kullanmak suretiyle maliyetler azaltılabilir, yapım süresi kısaltılabilir.
3-Deprem dönüşümü için çıkarılan kanunlar:
*15.5.1959 tarihinde yürürlüğe giren ve çeşitli tarihlerde değişikliklere tabi tutulan
7269 sayılı Umumi hayata müessir afetler dolayısıyla yapılacak yardımlara dair kanun.
Bu kanun, yapıların tekniğine uygun yapılmasını esas alarak; Belediyeleri; onanmış projesine aykırı yapılan yapılara daha yapım esnasında müdahale etme, yapımı projesine uygun hale getirme getirilmeyenleri yıkma hususunda yetkili kılıyor ( Madde 3)
7269 sayılı kanun yapıların depreme güvenli yapılmasını öngördüğünden, depremden önce değil deprem olduktan sonra; yıkılan konutların yeniden yapılması için devreye giriyor.
Depremden sonra Devlet, depremde yıkılan konut sahiplerine yeni konutlar yaparak teslim ediyor ve konut sahiplerini en az 20 yıl süre ile faizsiz borçlandırıyor.( Madde 40)
Bu süre içinde devlet konut sahibinden sadece konutun yapım bedelini geri alıyor, yaklaşık o bedel kadar tutan faiz yükünü kendisi üstleniyor.
Bu kanunu uygulamakla Devlet, TC Anayasasının 2, 5 ve 57. maddeleri ile kendisine yüklenen sorumlulukları yerine getirmiş oluyor.
* 16.5.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm kanunu
Kentsel Dönüşüm kanunu uygulamasında yapı maliyeti; yapının bulunduğu bölgedeki rant gücünden sağlanıyor. Devlet bu kanunla konut sahiplerine kira yardımı dışında bir yardım yapmıyor.
Bu kanun esas itibariyle deprem dönüşüm amacı taşımıyor. Yapının bulunduğu bölgede daha fazla konut yapmakla daha fazla nüfus yoğunluğuna sebep olarak kentin yaşam kalitesini düşürdüğü gibi kentin deprem dönüşüm için gereksinme duyduğu mali kaynakların yanlış yerlere harcanmasına sebep oluyor.
Kanunun bu güne kadarki uygulamaları, bu sonucu kanıtlıyor.
4- Olası Marmara Depreminden önce İstanbul'da yapılması gereken çalışmalar:
Belediyeler; mülk sahipleri ile beraber çalışarak depreme güvenli olmayan ve olası depremde kesin olarak yıkılacak veya ağır hasar görecek böylece can ve mal kaybına sebep olacak yapıları adres olarak tespit etmeli, bunların tahliyesini sağlamalı ve bu yapıların yıkım kararlarını alarak YAPIM İÇİN Çevre ve Şehircilik Bakanlığına göndermelidirler,
Siyasi Partiler; TBMM de 7269 sayılı kanunun deprem olmadan önce uygulanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri yapmalıdırlar
TBMM de bu kanun değişikliği yapılamıyorsa; Muhalefetteki partiler kanunların Anayasaya aykırı olamayacağını belirten TC anayasasının 11 maddesine dayanarak ve deprem olmadan önce bu tedbirlerin alınamaması halinde Ülkenin maddi ve manevi ağır kayıplara uğrayacağı ve bu durumun mutlaka önlenmesi gerektiği gerekçesi ile kanunun deprem olmadan uygulanmasına mani bazı maddelerini iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesine müracaat etmelidirler.
Devlet; Özel İletişim Vergisi ve DASK gibi gelir kaynakları yanında özellikle Kentsel Dönüşüm nedeniyle değer kazanmış konut sahiplerinden bir defaya mahsus olmak üzere Değer Artış Vergisi almak suretiyle veya başka kaynaklarda yapacağı tasarruf ile deprem olmadan deprem dönüşümü için gerekli mali kaynağı sağlamalıdır
Bu kaynak rantı olmayan ancak deprem riski olan binaların yapımında mülk sahiplerine kredi olarak verilmeli, Mülk sahipleri; kendi binalarını yıkıp yapmalı ve devlete faizsiz en az 20 yıl süre ile borçlanmalı, faiz yükünü devlet üstlenmelidir.
Rant değeri taşımayan yapıların deprem olmadan depreme karşı güvenli hale getirilmesi için tek çözüm; Devletin dönüşüm maliyetinin faiz yükünü üstlenmesine bağlıdır.
Bu da ancak 7269 sayılı kanunun deprem olmadan önce uygulanması ile sağlanabilir.
5- Sonuç Olası Marmara Depremi sadece İstanbul'u değil bütün Marmara Bölgesini doğrudan etkileyecektir.
1999 yılında yaşanan Kocaeli- Gölcük ve Düzce depremlerinden ders çıkararak vakit varken Türkiye'nin bekasını ilgilendiren bu olası afete karşı gerekli tedbirleri almak zorundayız.
Bu konuda başarılı olmak için Ülke çapında tam bir birlik be beraberliğe ihtiyaç vardır.
Konumu ne olursa olsun hiç kimsenin bu konuyu sahiplenmeme hakkı yoktur.
Olası afetin riskleri ancak, Devletin yönetiminde belediyelerin desteği ile vatandaşlık ruhunun ve teşebbüs gücünün harekete geçirilmesi ile çözülebilir
52 yıllık inşaat mühendislik hayatımda Ülkemizi ve Aziz milletimizi maddi ve manevi yönden dünyanın en ileri ülkeleri arasına taşıma mücadelesine emek veren bir kişi olarak sizleri; Ülkenin geleceğini riske sokacak bu tabii afet ile mücadele etmeye ve deprem olmadan gereken çalışmaları yapmaya ve yaptırmaya davet ediyorum.
Bu konuda emek verenlere ve vereceklere gönülden şükranlarımı sunuyorum. Gelecek nesillere mutlu ve aydınlık bir Türkiye bırakmak için çalışanlara ne mutlu.
Saygılarımla.
06 Kasım 2020
Selami OĞUZ
Erzurum- 1944
.......................................................................
Şimdi bu güne kadar gerçekleşen gelişmeleri inceleyelim
1- 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanuna göre yapılan uygulamalar:
6306 sayılı Kanunun uygulama yönetmeliği bu güne kadar birçok değişikliklere uğradı. Her depremden sonra durumun vahametini daha iyi anlayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, uygulama yönetmeliğinde yaptığı değişikliklerle bu durumdaki mülk sahiplerine ekonomik yönden daha iyi imkanlar sağlamaya çalıştı.
Depreme karşı güvenli olmayan yapıların güvenli hale getirilmesi için 2 yol var. Birinci yol bu yapıların güçlendirilmesi, ikinci yol ise bu tür yapıların yıkılıp yeniden yapılması. Şimdi bu uygulamaların fayda ve mahzurlarını belirterek en son kredi şartlarına göre ekonomik değerlendirmelerini yapalım.
1.1 Yapıların güçlendirilmesi:
*Her yapı güçlendirilemez. Güçlendirmenin amacı; yapının depremde can kaybına neden olacak ağır hasar veya toptan göçmesini önlemek olmalıdır.
*Yapılacak ciddi teknik çalışmalar ışığında güçlendirilmesi mümkün olan yapılar için güçlendirme projesi hazırlanmalı, bu proje ilgili ilçe Belediyesine onaylatılmalı ve yapım ruhsatı alınmalıdır.
* Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile protokol yapmış bankalara müracaat olunarak güçlendirme kredisi alınmalıdır. Bu kredinin miktarı konutlar için 80 000 TL, faiz desteği 400 puan hesabı ile uygulanacak yıllık faiz oranı % 14.12, krediyi geri ödeme şartları 2 yıl ödemesiz 10 yılda ödeme.( 8 x 12 = 96 ay)
*Güçlendirme yapılması halinde; 3. yılda başlamak kaydı ile konut başı aylık ödeme miktarı
80 000 x ( 1 + 0.0706)10 / 96 =80 000 + 69 767 = 149 767 / 96 = 1560.07 TL / ay ,
KDV % 1 alınacağından aylık ödeme 1575.68 TL olacaktır.
10 yılda ödenecek faiz oranı: 69 767 / 149 767 = % 46.58 olmaktadır. Faiz oranı yüksektir. Düşürülmelidir.
*Güçlendirme çalışmalarında devlet kira yardımı yapmamaktadır. Bu nedenle en az 5 aylık kira bedeli de mülk sahiplerince karşılanmak durumundadır.
*Güçlendirme çalışması, hem en ucuz yöntem olduğundan.
* Hem de özellikle kaçak katları olan ve geçici imar affına tabi bulunan yapılarda; yapının yıkılıp yeniden yapılması durumunda kaçak kat ve dairelerin yapılamaması nedeniyle ortaya çıkan ve kat maliklerinin karar almasını imkansız hale getiren mülkiyet sorunlarını ortadan kaldırdığından tercih olunmalıdır.
1.2 Yapıların yıkılıp yeniden yapılması:
*Önce yapının depreme güvenli olmadığı teknik çalışmalarla belirlenmeli ve ilgili İlçe Belediye Başkanlığından yapının yıkımı kararı alınarak yapı yıktırılmalı ve enkazı kaldırılmalıdır.
*Tapu ile ilgili hizmetler tamamlanmalıdır
*Sonra yapının projeleri hazırlanarak ilgili ilçe belediyesine onaylatılmalı ve yapı ruhsatı alınmalıdır
* Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile protokol yapmış bankalara müracaat olunarak yapım kredisi alınmalıdır. Bu kredinin miktarı konutlar için 200 000 TL, faiz desteği 400 puan hesabı ile uygulanacak yıllık faiz oranı % 14.12, krediyi geri ödeme şartları 2 yıl ödemesiz 10 yılda ödeme.( 8 x 12 = 96 ay)
*Yapının yıkılıp yeniden yapılması halinde; 3. yılda başlamak kaydı ile konut başı aylık ödeme miktarı
200 000 x ( 1 + 0.0706)10 / 96 =200 000 +174 418 = 374 418 / 96 =3900.19 TL / ay ,
KDV % 1 alınacağından aylık ödeme 3939.19 TL olacaktır.
* 10 yılda ödenecek faiz oranı: 174 418 / 374 418 = % 46.58
*Yıkıp yeniden yapma çalışmalarında devlet en az 18 ay kira yardımı yapmaktadır.
* Buna mukabil devlet yeni yapılarda bodrum-otopark ve yangın merdiveni gibi ortak mahallerinde yapımını istediğinden bu durum konut başına yapı maliyetini yaklaşık % 10 oranında artırmaktadır. Yapımı için alınacak kredi yetersiz kalabilir. Mülk sahipleri ilave ödeme yapmak zorunda kalabilirler.
*Yapının yıkılıp yeniden yapılması yöntemi, yapı denetim firmaları tarafından iyi denetlenerek yapılırsa; depreme karşı en güvenli ancak en pahalı yöntemdir.
* Bankalardan 400 baz puan faiz desteği olan krediler; rantı olan yapılara verilmemektedir. Bu nedenle mülk sahipleri bütçelerini bu rakamlara göre ayarlamak zorundadırlar.
*Yapı tamamlandıktan sonra tapu işlemleri yenilenmeli ve yapının iskanı Belediyeden alınmalıdır.
*Yapının yıkılıp yapılması için mülk sahiplerinin yapacakları aylık ödeme çok yüksektir.
*10 yılda ödenecek faiz oranı: 174 418 / 374 418 = % 46.58 Deprem dönüşümü için uygulanacak faiz oranları daha aşağıya çekilmeli hatta faiz yükünün tamamı, Devlet tarafından üstlenilmelidir.
2- Depremlerden sonra yapılan uygulamalar
1959 yılında çıkarılan 7269 sayılı kanun depremden sonra uygulanmakta ve Devlet tarafından yaptırılan veya yapılan yeni konutların bedeli 20 yıl da geri alınmakta ve faiz yükünün tamamını Devlet üstlenmektedir. ( Değişiklik 1968- Madde 40 )
Depremlerden sonra gerek Elazığ ve gerekse İzmir depreminde Devlet 7269 sayılı kanununu uygulamakta ve şöyle bir yaklaşım sergilemektedir
2.1 Elazığ depremi sonrası uygulamalar:21 Eylül 2020 basın haberine göre Devlet; yıkılan binaların yanında ağır hasar veya orta derecede hasar gören yapıları da yıkıp yeniden yapmakta ve mülk sahiplerini yapı maliyetinden % 40 indirim yaparak 20 yıl vade ile
( 2 + 1) konutlar için 510 ile 725 TL/ ay
( 3 + 1) konutlar için 730 ile 995 TL/ay bedel üzerinden borçlandırmaktadır.
2.2 İzmir depremi sonrası uygulamalar: 06 Kasım 2020 basın haberine göre Devlet; yıkılan binaların yanında ağır hasar veya orta derecede hasar gören yapıları da yıkıp yeniden yapmakta ve mülk sahiplerini yapı maliyetinden % 40-% 50 indirim yaparak ilk 2 yılı ödemesiz 20 yıl vade ile borçlandırmaktadır.
Yapılan yeni binalar en fazla 5 kat olarak inşa olunmaktadır.
Görüldüğü üzere Devlet, depremlerden sonra 7269 sayılı kanunu uygulamakta ve yapılan yeni binaların maliyetlerinde % 40 - 50 indirim yaparak faiz almamakta, mülk sahiplerini yapı maliyeti üzerinden 20 yıl vade ile borçlandırmaktadır
3- Deprem olmadan yapılan farklı uygulamalar
Örneğin; Kartal- Cevizli'de kendiliğinden yıkılan binaların yeniden yapımında Devlet hangi kanuna göre işlem yaptı?
Kartal-Cevizli olayını biraz açalım: 06 Şubat 2019 günü bu bölgede 3 katı kaçak 8 katlı bir bina kendiliğinden yıkıldı. Devlet olaya el koydu. Bu bina yakınındaki 6 binada teknik inceleme yapıldı.
Bu binaların depreme güvenli olmadığı tespit olundu. Bu binalar da yıkıldı.
Kaçak daireler ile bu binalarda 159 daire vardı. Devlet, TOKİ eliyle burada 6 katlı 105 daire inşa etti ve iskanını çıkararak mülk sahiplerine teslim etti.
Mülk sahipleri daire başına 180 000 TL borçlandırıldılar. Borcun geri ödemesi 1000 TL / ay üzerinden 180 aya ( 15 yıl) yayıldı. Tüfe/ Tefe artışlarından fark oluşursa bu farkı da vatandaş ödeyecek.
Devlet, Cevizli'deki dönüşümde 6306 sayılı yasaya uymayan
7269 sayılı kanuna kısmen uyan (Mülk sahipleri sadece yapı maliyeti üzerinden borçlandırıldılar. Faiz yükünü Devlet üstlendi.)
7269 sayılı kanuna kısmen uymayan ( Mülk sahipleri, 20 yerine 15 yıl geri ödeme süresi üzerinden borçlandırıldılar) bir uygulama gerçekleştirdi.
3. SONUÇ: Demek ki Devlet, Cevizli örneğinde olduğu gibi deprem olmadan da 7269 sayılı kanuna yakın-benzer uygulamalar gerçekleştirebiliyor. Faiz yükünü üstlenerek sadece yapı maliyeti kadar borçlandırma yapabiliyor, 20 yıl olmasa da geri ödeme süresini 15 yıla çıkarabiliyor.
İşte deprem dönüşümü için çözüm; bu uygulamada yatmakta. Devlet, deprem olmadan önce bu dönüşümü; kredi faizini üstlenerek gerçekleştirebilir. Esasen Devlet bunu zaman zaman yapıyor. Köklü çözüm için bu tür uygulamaların genelleştirilmesi gerekiyor.
Devlet, bu uygulamayı yaparsa yani; faiz yükünü tamamen üstlenerek mülk sahiplerine sadece yapı maliyeti üzerinden 20 yıl süre ile borçlandırma imkanı sağlarsa; bu dönüşümü bu güne kadar yapamayan kişiler kendi yapılarını yıkıp yeniden yaparak gerçekleştirebilirler.
BÖYLECE DEVLET, HEM DEPREMDE OLASI CAN KAYIPLARINI HEMDE, DEPREMDE OLUŞACAK 7 KAT MAL KAYBINI ÖNLEMİŞ OLACAKTIR.
ESASEN DEVLET VE BELEDİYELER BUNUN İÇİN VARDIR.
HALKIN GÜVENLİĞİ VE MUTLULUĞUİÇİN.
Saygılarımla.
20 Şubat 2021
Selami OĞUZ.