12 MART ve ERZURUM
Erzurum kilidi mülk-i İslâmın
Mevla'ya emanet olsun Erzurum
(Alvarlı Mehmet Lütfi Hazretleri)
Sayın Hemşehrilerim;
Binlerce yıl ötesine uzanan bir geçmişe sahip olan Erzurum'a İslam Güneşi’nin halife Hz. Osman (r.a) döneminde doğduğunu, Müslüman Arap atlılarının 650'li yıllarda Araplar Düzüne karargâh kurduklarını tarih kaynaklarından öğreniyoruz.
Erzurum'un Müslüman Türklerin yönetimine geçmesi ise 11.yüzyılda gerçekleşir.
İşte; 1050 yılından bu yana Müslüman Türklerin yönetiminde olan bu şehrin bulunduğu coğrafyadan üç tane nehir doğar.
Bunlardan birincisi Karasu adıyla Dumlu dağlarındaki Ceylan gözeden doğar, Batıya yönelir, yaklaşık 300 km sonra Murat ırmağıyla birleşerek Fırat adını alır. Ve Ülkenin en büyük akarsuyu olarak bu topraklara can verir. Sınırlarımızı aştıktan sonra Dicle nehri ile birleşir ve Basra körfezine dökülür.
İkincisi Aras nehri. Bingöl dağlarından doğar, doğuya doğru akar, Dumlu dağının Sultan gözesinin suyunu alır, Türkiye, Ermenistan, İran sınırını çizerek Hazar denizine ulaşır.
Üçüncü nehir ise Çoruh Nehridir. Mescit dağlarından doğar. Kuzeye yönelir, Dumlu dağının Reyhan gözesinin suyunu alır ve Karadeniz'e dökülür.
Böyle bir coğrafyaya Dünya'da pek rastlanmaz. Askeri strateji açısından böyle bir konumun önemi şöyle izah edilmektedir. Böyle bir coğrafi bölgeye sahip olanlar o bölgenin çevresindeki bütün coğrafyaya hükmetme gücüne kavuşurlar.
Tarihi olaylar, bu düşünceyi doğrulamıştır. Anadolu Erzurum üzerinden Sultan Alpaslan Han ve onun yakın arkadaşlarının kurmuş oldukları beyliklerle zapt edilmiştir. Milli Mücadele, Erzurum Kongresiyle hukuki bir yapıya kavuşmuş ve "Vatan bir bütündür, parçalanamaz" ilkesi burada benimsenmiştir.
Erzurum bu stratejik yapıya sahip olduğu için tarihte pek çok istilalara uğramış, yakılıp yıkılmış, büyük acılar yaşamıştır.
• 130 bini aşkın bir nüfusa sahip olduğu 1828 yılında; Rus işgaliyle büyük darbe yemiş
• 1856 Kırım Savaşında Rus kuvvetlerini boğan Erzurum halkı, padişah 1. Abdülmecid’den “Gavurboğan” fermanı ile taltif edilmiş
• 1877 -1878 Osmanlı - Rus Savaşında, Aziziye müdafaasıyla tarihe şanlı bir sayfa yazmıştır.
Yaşanan bu zorluklar sonucunda Erzurum da Dadaş Kültürü, gelişmiş, kökleşmiş ve vatansever bir yapıya bürünmüştür.
• 1. Dünya Savaşı'na girmeden önce şehrin nüfusu %71,3 ü Müslüman , %24,6’sı Ermeni ve %4,1’i diğer dinlere mensup toplam 47.831 kişiden oluşmaktaydı. Şehirde 9.800 ev bulunmakta, 15 bin civarındaki asker mevcudu ile birlikte Erzurum ve yakın çevresinde 65 bin kişi yaşamaktaydı.
• Erzurum 16 Şubat 1916' da Rus - Ermeni kuvvetleri tarafından işgal edildi. 2 yılı aşkın bir süre işgal altında kaldı. Bu süre içinde halk büyük acılar çekti, katliamlara uğradı.
• 12 Mart 1918'de Osmanlı ordusu tarafından kurtarılan şehrin o gün ki nüfusu 8.000 e düşmüş, evler - barklar tahrip edilmiş, şehir koca bir enkaza dönüştürülmüştü.
• 12 Mart sabahı Ermeniler tarafından sadece şehirde hunharca katledilen çoluk-çocuk masum halkın sayısının 9.562 kişi; köylerdeki katliamların ise bu sayının çok çok üzerinde olduğunu Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Betül Arslan'ın " Erzurum da Ermeni Mezalimi " adlı kitabından öğreniyoruz.
Dadaşlar;
Yaklaşık 1 asır önce Rus - Ermeni işgali altında Doğu Anadolu Bölgesinde canice katledilen Atalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğilmeliyiz. Onlara, Cenab-ı Hak'tan sonsuz rahmet dilemeliyiz ve;
O acıları bize yaşatmış olan Ermenilerin, bugün dünyada Atalarımıza gösterdikleri saygısızlıklar karşısında dik durmalı, suskunluğumuzu bozmalı, onların bu haksızlıklarına Dadaş ruhu ile "DUR!" demeliyiz.
Ermeniler, Erzurum’u, Kars’ı, Ardahan'ı daha birçok vatan toprağına sahip çıkmak istiyorlar. Ağrı Dağı bizimdir diyorlar, Garin ismini verdikleri Erzurum'u; kurmak istedikleri Büyük Ermenistan'ın başkenti yapmak istiyorlar. Onların bu hezeyanlarını mutlaka susturmalıyız.
Dadaşım;
Sen, bu kanlı yıkımın üzerinden daha 1,5 yıl geçmeden silkinerek ayağa kalkmasını bilen ve bu vatanın kurtuluşunun temeli olan Erzurum Kongresi'ni yapan ecdatların torunusun.
Bu şerefin bilincinde ol.
Onlara layık olmaya çalış. Geçmişini iyi tanı.
Tarihine ve Ata'na sahip çık.
Bu vatanı koru.
Bu vatanın düşmanlarıyla her yerde mücadele et.
Bu millete hor bakanlara karşı gücünü göster.
Göster ki; atan, deden, ninen seninle onur duysunlar.
Göster ki; vatan semalarında minarelerden ezan sonsuza kadar yankılansın.
Ay yıldızlı şanlı bayrak sonsuza kadar dalgalansın.
Göster ve böylece sonsuza kadar AY YILDIZLI BAYRAK ALTINDA YAŞAMAYI HAK ET.
Bugün şehitlerimizi anma günüdür. Onları rahmet ve şükranla yeniden yâd ediyor ve sizleri Fatiha'ya davet ediyorum.
Gününüz kutlu, bahtınız mutlu olsun. Allah’a (C.C) emanet olunuz.
Saygılarımla,
Selami OĞUZ