AYYILDIZLI BAYRAK ALTINDA ÇAĞRI
Dünyaya hakim olduğumuz 1453 yılından sonra kendilerine her türlü insani hak ve özgürlükleri tanıdığımız ve bağrımızda “Millet-i Sadıka” olarak yaşattığımız Ermeni Milletinin dışımızda yaşayan uzantıları bugün; Atalarımız Osmanlılara dil uzatmakta, onlara en ağır insanlık suçunu isnat ve iftira etmekte, yurt dışındaki temsilcilerimize yapmış oldukları saldırılar, işledikleri cinayetlerle yeniden başlattıkları ve çeşitli propaganda yollarıyla yürüttükleri Dünya kamuoyunu aldatma çalışmalarını pervasızca sergilemektedirler. Bu uzantıların çeşitli sebeplerle etkisinde kalan ve aşağıda isimleri bulunan bazı ülkeler ve bunların yerel meclisleri (x) ise; 1915 yılında Osmanlı imparatorluğunun zorunlu savaş tedbiri olarak aldığı tehcir uygulamasını, tam bir Haçlı zihniyetiyle soykırım olarak nitelendirmekte ve o tarihlerde vatanlarına ihanet eden bu topluma arka çıkmakta, onların haksız isteklerine destek vermektedirler. - 1915 yılında uygulanan tehcir nedir? - Osmanlı imparatorluğu tehcir kararını niçin aldı ve nasıl uyguladı? - Bu uygulama; Ermeni halkını “Yok etme hareketi mi?” yoksa onları “Koruma ve yaşatma hareketi mi?” - Bu uygulamayla Atalarımız Ermeni toplumuna gerçekten haksızlık mı yaptılar? Sorularının cevaplarını ise toplum olarak yeterince bilmemekte ve verememekteyiz. Bu yüzden “Su uyur, düşman uyumaz” misali dışımızdaki bitmez, tükenmez propagandalarla; emeli tamamen siyasi olan, Atalarımızı ve Aziz Milletimizi insanlık dışı bir suç işlemekle suçlayarak karalamaya çalışan, Atalarımıza bu saygısızlığı çekinmeden dile getiren bu hezeyanlar karşısında suskun kalmakta, gerçekleri yeterince dile getirememekte ve haklılığımızı toplum olarak bir türlü haykıramamaktayız. - Tarihi bir gerçektir ki; Müslüman Türk milletinin geçmişinde soykırım, katliam, asimilasyon gibi sadece Haçlı zihniyetine (xx) mahsus bir uygulama yoktur. Aman dileyene kılıç kaldırmayan, zulme uğrayan milletlere kucak açan Atalarımızın, son 500 yıllık Avrupa hakimiyetinde de hiçbir din ayrımı ve yok etme uygulaması olmamıştır. - Tarihi bir gerçektir ki; 1774 yılından sonra Osmanlı İmparatorluğu içindeki Hıristiyan tebeanın haklarını korumak maksadıyla Çarlık Rusya tarafından başlatılan iç işlerimize müdahale eylemleri, 1789 Fransız Devriminden sonra bu tebeada milliyetçilik fikirlerine dönüşmüş ve özellikle Fransa’nın da katılımıyla yürütülen ayrılıkçı çalışmalar ve yapılan savaşlar sonucu Sırplar, Romenler, Rumlar ve Bulgarlar Osmanlı yönetiminden ayrılmışlardır. - 1878 yılından sonra ise Rusya ve Fransa’nın ayrılıkçı çalışmaları Ermeniler üzerine yoğunlaşmış, Osmanlı tebeası olan Ermeniler kurdukları Hınçak, Taşnak ve diğer tedhiş çeteleriyle Ermeni kilisesinin desteğini de alarak Erzurum (1890), Sasun (1894 - 2004), İstanbul (1890 – 1896 - 1905), Zeytun (1895), Adana (1909) ve Anadolu’nun pek çok bölgesinde isyan ve suikast girişimlerinde bulunmuşlar, bağımsız devlet kurmak için toprak talebinde bulunmuşlar ve bu hareketlerinde Avrupalılar tarafından hep korunmuşlardır. - Balkan savaşlarında Osmanlı Devletine karşı Bulgarların safında çarpışan Ermeni çeteleri, devlete büyük zararlar vermişler ve vatan toprakları üzerinde 6 ili kapsayan bölgede özerk yönetim kurmak istemişler, ancak bu istemleri gerçekleşmeden I.Dünya savaşına girilmiştir. - Tarihi bir gerçektir ki; 1914 yılının Kasım – Aralık, 1915 yılının Ocak – Nisan aylarında doğu cephesinde Çarlık Rusya’ya karşı yapılan savaşlarda; gerek Rus orduları içinde teşkil edilmiş, 3. Ermeni Kolordusu, gerek yurt içinde o zaman ki Osmanlı Ermeni Milletvekilleri (Armen GARO gibi) ve Ermeni kilise örgütleri, Taşnak, Hınçak çeteleri tarafından Osmanlı ordusunu arkadan vuran, lojistik imkanlarını yok eden, korumasız Osmanlı Müslüman halkını katleden Ermeni ihanet şebekeleri; Sarıkamış Muharebelerinde Ruslara içerden yardım ederek, istihbarat sağlayarak savaşın seyrini değiştirmişler; işgalleri altında bulunan Müslüman köylerinde görülmemiş mezalim yapmışlar, Van’ın Ruslar tarafından işgaline yardımcı olmuşlar, işgal sonrasında Van’da 55000 kişiyi ve Bitlis, Muş ve Elazığ’a doğru kaçmaya çalışan Müslüman halkı, acımasızca katletmişlerdir. Ermenilerin, Ruslar safında Osmanlı kuvvetlerine karşı savaştığı gerçeği, bir Osmanlı Ermeni mebusu olan Bogos NUBAR’ın Sevr görüşmelerinde “Biz Osmanlılara karşı Ruslarla beraber savaştık” şeklindeki ifadesiyle sabittir. - İşte bu olaylar üzerine Osmanlı İmparatorluğu 24 Nisan 1915 tarihinde, iç güvenliği sağlamak maksadıyla, devlet aleyhine faaliyette bulunan veya buna destek veren bir kısım Ermenilerin tutuklanması, Mayıs 1915’te ise; bir kısım Ermeni halkın İmparatorluğun daha güvenli ve sakin bölgelerine nakledilmesi -tehcir- kararını aldı ve bu uygulamanın esaslarını belirledi. 1915 yılı yaz aylarında tehcir uygulamasını başlattı. - Tarihi bir gerçektir ki; tehcire tabi tutulan halk, o zaman ki ulaşım imkanlarının ve savaş şartlarının el verdiği ölçüde devletin yardımlarıyla (bu konuda devlet tarafından harcanan para 230 milyon kuruş olup bunun bugünkü karşılığı 850 milyon $ dır) Suriye’deki Zor Sancağına nakledildiler ve orada iskan ettirildiler. Bogos Nubar Paşa’nın, Sevr görüşmelerinde sunduğu rapora göre tehcir edilenlerin sayısı 410.000 kişidir. - Tarihi bir gerçektir ki; tehcire tabi tutulan halkın, %90’ı, ikamet ettikleri yerlere ulaşmışlar ve bunların yerleşimleri, iaşe ihtiyaçları bizzat Osmanlı 4. Ordu komutanlığı tarafından sağlanmıştır. Bu durum Amerika’nın Mersin Konsolosu Edward NATAN tarafından 30 Ağustos 1915 tarihinde Büyükelçi Morgenthau’ya gönderilen raporda belirtilmiştir. - Suriye’deki Zor sancağına yerleşen Ermenilerin hallerinden memnun oldukları ve sayılarının yarım milyon kişi olduğu, Ermeni protestan vekili Zenop BEZCİYAN tarafından ifade edilmiş ve bu gerçek o tarihlerde Amerikan sefiri olan Morgenthau’nun günlüğünde de yer almıştır. - Tarihi bir gerçektir ki; 1916 yılında Çarlık Rus orduları tarafından Refahiye’ye kadar işgal edilen Doğu Anadolu’ya Ermeni askerleri de Ruslarla beraber gelmişler ve 1917 Ekim Sovyet devrimiyle geri çekilen Rusların yerini alan Ermeni askerleri; 1918 yılındaki Osmanlı karşı saldırısına kadar bu bölgede yaşayan Müslüman halka yapmadıkları zulüm, işkence ve katliam bırakmamışlardır. 1918 yılının Nisan sonlarında düşmandan kurtulan Doğu Anadolu toprakları, çekilirken Ermeniler tarafından hunharca katledilen Müslüman vatan evlatlarına toplu mezar olmuştur. Bu katliamlarda kaç kişinin hayatını kaybettiği belli değildir. Atatürk Üniversitesinin araştırmalarında, bu olaylardan dolayı en az 519 bin Müslüman Türk’ün hayatını kaybettiği bilimsel verilerle tespit edilmiştir. Rus işgalinden önce nüfusu 50 bin olan Erzurum’un, kurtuluştaki nüfusunun 8 bin’e düşmüş olması da bu şehirde yaşanılan katliamın boyutunu anlatmaktadır. - Tarihi bir gerçektir ki; Tehcire tabi tutulan bir kısım Ermeni halkı, I. Dünya Savaşı sona erince 1918 yılı sonrasında geri dönmüş ve eski mülklerine yerleşmişlerdir. - Diğer tarihi bir gerçek; 1921 yılında,Güney Cephesinde yapılan Kurtuluş Savaşında Fransız üniforması altında Ermeni askerleri milli mücadeleye karşı savaşmışlardır. Yukarıda ifade edilen gerçek olaylar ışığında; - Tarihi bir gerçektir; Tehcir, Osmanlı Devletinin Ermeni vatandaşları için uyguladığı bir kurtuluş operasyonudur. - Tarihi bir gerçektir; Osmanlı Devletinin ve halkının, Ermeni halkını yok etmek gibi bir düşüncesi hiçbir zaman olmamıştır. Esasen buna İslam ahlakı ve anlayışı müsaade etmez. Bunun en somut delili, tehcirin kış mevsiminde değil yaz mevsiminde uygulanmış olmasıdır. Tarihi bir gerçektir; Türkiye Cumhuriyeti, hiçbir Ermeni’yi yurtdışına sürmemiştir. TC’den ayrılıp çeşitli ülkelere giden Ermeniler, geçmişte bu topraklarda masum insanların kanının dökülmesinde kendilerini suçlu gören veya bu vatanı benimsemeyen kişilerdir. Bunların dışındaki Ermeniler ise, bu topraklarda yaşamayı tercih etmişlerdir. - Bugün Ermeni kökenli vatandaşlarımız aramızda yaşamaktadırlar ve bu vatana, bu millete dostça bağlı oldukları sürece de bu topraklarda yaşayacaklardır. Tarihi bir gerçektir; Ermeniler, başta Ruslar, Fransızlar olmak üzere bütün batı dünyasının Osmanlı üzerindeki emellerinin oyuncağı olmuşlardır. Bu açık gerçek; İlk Ermenistan Başbakanı Ovanes Kaçaznuni’nin 1923 yılındaki parti kongresinde yaptığı konuşmada itiraf edilmiştir. Bugün, dışarıda yaşayan Ermeniler, yaklaşık yüz yıl önce yaşananlardan hiç ders almamışçasına bir kısım ülkelerin desteğini aldıklarını zannederek, Türkiye Cumhuriyetinin dostluk elini itelemekte ve Türkiye’den bir takım taleplerde bulunmaktadırlar. - Onlara söyleyeceğimiz şudur; Biz Türkler, size haksızlık etmedik. Tam tersi sizler bizim canımızı çok yaktınız. Sineye çektik. Unutmaya çalıştık. Sizin için en iyi yol bizim dostluğumuzu yeniden kazanmaya çalışmanızdır. - Onları destekleyenlere söyleceğimiz şudur; Tarihte Müslüman Türklerin ve Türkiye Cumhuriyetinin insanlığa verdiği hizmetleri iyice öğreniniz. Türkiye Cumhuriyetini tanıyınız, Türkiye Cumhuriyetinin dostluğunun kıymetini fark ediniz ve tarihi gerçekleri bilmeden, onları saptırarak yanlış adımlar atmayınız. - Biz buradayız; Bu vatan ve bu millet bizim. Bu vatan “Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin İstiklâl!” ifadesiyle inşallah sonsuza kadar bizim kalacak. Bizimle dostça yaşamak isteyenlerle birlikte. Aziz Türk Milleti; Ülke için en büyük zaaf, tarihi gerçekleri bilmemek, geçmişimize sahip çıkmamak ve bu değerlere saldıranlar karşısında dik durmamak, hakkı müdafaa etmemektir. Toplum olarak, yakın tarihimizde yaşanan olayların bütün açıklığıyla öğrenilmesi halinde, övünülecek bir geçmişe ve göğüs kabartan ecdatlara sahip olduğumuz görülecektir. Geçmişimiz, insanlık açısından saf ve temizdir ve buna kimsenin en ufak bir leke sürmeye hakkı yoktur. Ey Türk Genci; Geçmişini iyi tanı. Tarihine ve atana sahip çık. Bu vatanı koru. Günün iletişim imkanlarını kullanarak bütün insanlığa gerçekleri anlat. Bu millete sürülmek istenen lekenin sürülmesine mutlaka mani ol. Ayyıldızlı bayrağın anlamını İstiklal Marşından öğren ve Böylece sonsuza kadar ayyıldızlı bayrak altında yaşamayı Hak et… Selami OĞUZ (x) 1915 Tehcir olayınısoykırım olarak tanımlayan kuruluşlar ve ülkeler Kuruluşlar BM Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Alt Komisyonu Avrupa Konseyi (1998, 2001) Avrupa Parlamentosu (1987, 2000, 2002, 2005) Dünya Kiliseler Konseyi İnsan Hakları Derneği YMCA Avrupa Birliği Permanent Peoples' Tribunal Ülkeler 1. Uruguay – 1965, 2004 2. Kıbrıs Rum Yönetimi – 1982 3. Arjantin – 1993, 2003, 2004, 2005, 2006, 2007, 2008 4. Rusya – 1995, 2005 5. Kanada – 1996, 2002, 2004 6. Yunanistan – 1996 7. Lübnan – 1997, 2000 8. Belçika – 1998 9. İtalya – 2000 10. Vatikan – 2000 11. Fransa – 1998, 2000, 2001, 2006 12. İsviçre – 2003 13. Slovakya – 2004 14. Hollanda – 2004 15. Polonya – 2005 16. Almanya – 2005 17. Venezüella – 2005 18. Litvanya – 2005 19. Şili – 2007 20. İsveç 21. Ermenistan Bu ülkelerinin dışında pek çok eyalet Ermeni Kırımı'nı soykırım olarak tanımlamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'nde, 41 eyalet Ermeni Soykırımı'nın olduğunu kabul ediyorlar. Soykırım olarak tanımlayan ABD eyaletleri: Alaska - Arizona - Arkansas - Kaliforniya - Colorado - Connecticut - Delaware - Florida - Georgia - Güney Karolina - Idaho - Illinois - Kansas - Kentucky - Kuzey Dakota - Kuzey Karolina - Louisiana - Maine - Maryland - Massachusetts - Michigan - Minnesota - Missouri - Montana - Nebraska - Nevada - New Hampshire - New Jersey - New Mexico - New York - Ohio - Oklahoma - Oregon - Pensilvanya - Rhode Island - Tennessee - Utah - Vaşington - Vermont - Virjinya - Wisconsin Kaynak:. Birleşik Krallığı'nın bir parçasını olmasına karşın, Galler de soykırım olarak tanımlamaktadır. 20 Nisan 2007'de, Bask Parlamentosu soykırım olarak tanımlayan bir deklarasyon yaptı. 23 Kasım 2007'de Mercosur parlamentosu soykırım olarak tanımladı. Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaleti Ermeni soykırımı yer aldığını kabul ediyor. (xx) Tarihte bu zihniyetin gerçekleştirdiği pek çok olay mevcuttur. Sadece bir örnek verelim: 1099 Kudüs: Haçlıların, Kudüs halkını katletmesi 1187 Kudüs: Müslümanların, Kudüs’teki Hristiyanlara özgürlük bağışlamaları.