KANAL İSTANBUL ÜZERİNDE MÜHENDİSLİK ANALİZİ
BÖLÜM 4
Selami OĞUZ / İnşaat Yüksek Mühendisi /İ T Ü - 1969
Temmuz 2020- İSTANBUL
------------------------------------------
*İstanbul'da depremden önce bu yöntemle güçlendirilmesine gerek duyulan konut sayısının 150 000 olduğunu farz edelim. Konutların 1 yıl içinde güçlendirilmesi için yapım için 60 000 TL, kira için 24 000 TL ve diğer masraflar için 16 000 TL olmak üzere toplam 100 000 TL nin kullanılacağını göz önüne alır ve bu çalışmanın en çok 10 yılda tamamlanacağını hedef alırsak yılda 15 000 konutun güçlendirilmesi için 1.5 milyar TL ye ihtiyaç olacaktır.
Bu para; 7269 sayılı kanunun 40 maddesine göre 20 yılda geri ödemek kaydı ile faizsiz olarak; mülk sahipleri ve sigorta işbirliği ile kullanılabilirse hem bu tür yapıların deprem riskleri giderilmiş, hem sigorta şirketlerinin zararı azaltılmış; hem de DASK kendisinden beklenen görevi etkin bir şekilde yerine getirmiş olacaktır. Böyle bir uygulamada mülk sahibinin borçlandırılması nedeniyle de DASK; uzun vadede kaynak kaybına da uğramayacaktır.
Böyle bir uygulamada DASK faiz talep ederse; bu talep 7269/40 üzerinden yani Deprem Fonundan karşılanmalıdır.
8.2.2.3 Kentsel dönüşüm kapsamında yapılacak güçlendirmeler:
6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu kapsamında Güçlendirme çalışmaları yapmak isteyen mülk sahiplerine; konutun kendisi ipotek edilebileceği için bankalardan kolayca kredi buluna bilinir. Mülk sahipleri kendi binalarını bu kaynağı kullanarak güçlendirebilirler.
Ancak, bu gibi uygulamalarda kredilerin vadeleri, 7269 sayılı kanunun 40. maddesine göre en az 20 yıl olmalı ve Devlet, bu maksatla oluşan kredi faizlerini Deprem fonu (ÖİV) kaynaklarını kullanarak üstlenmelidir.
8.2.2.4 Kamu binalarının güçlendirilmesi:
Deprem öncesi Belediyeler ve bağlı kuruluşları; başta AB fonları olmak üzere Uluslararası kuruluşlardan bu maksatla düşük faizli kredi temin ederek kamu binalarını ve kendi sorumluluğundaki yapıları güçlendirmelidirler.
Çünkü depremin getireceği tahribat, ancak deprem öncesinde alınacak bu gibi tedbirlerle azaltılabilir. Geçmişte kamu binalarının güçlendirilmesi için UNDEP tarafından verilen 400 milyon ABD doları tutarındaki kredi, bu maksatla İstanbul'da kullanılmıştı.
8.2.3 Güçlendirilmesi mümkün olmayan konutlar yerine Sosyal konut yapmak:
*Çeşitli nedenlerle yukarıda açıklanan olanaktan yararlanamayan vatandaşlar için Belediyeler, başta AB fonları olmak üzere Uluslararası kuruluşlardan bu maksatla düşük faizli kredi temin ederek sosyal konut yapımı faaliyetlerini artırmalıdırlar.
*Daha fazla sosyal konut yapabilmek için Belediyeler kendi bütçelerini de zorlamalı, örneğin; Kentsel Dönüşüm geçirerek değer kazanan binalardan alınan emlak vergilerindeki artış değerleri, belediyelerce sosyal konut yapımında kullanılmalıdır.
Bu maksatla yapılacak konutlar, apart tipte veya 1+1 büyüklüğünde yapılmalı, depremde orta derece hasar görecek olan yapılar boşaltılıp sakinleri bu sosyal konutlara yerleştirildikten sonra bu riskli binalar yıkılmalı ve deprem riski bertaraf edilmelidir.
*Bu maksatla İstanbul’da orta derecede hasar görüp çeşitli nedenlerle çözüme kavuşturulamayan yaklaşık 140 000 konutun 10 sene içinde çözüme kavuşturulması hedeflenirse; yılda yapılacak sosyal konut sayısı 14 000, bunun yaklaşık maliyeti konut başına 100 bin TL üzerinden 1,4 milyar TL olacaktır. İBB ve Belediyeler, temini çok zor olmayacak bu kaynağı mutlaka bulmalı ve sosyal konut yapımını mutlaka hedeflenen ölçüde gerçekleştirmelidir.
Mülk sahibine borçlanma ile verilecek bu konutların borçlanma esasları; 7269 sayılı kanunun 40.maddesi doğrultusunda düzenlemelidir.
Kurulduğu yıllarda bir İBB kuruluşu olan KİPTAŞ’ın Başak şehir - 1 paketini sosyal konut olarak inşa ettiği hatırlanmalıdır.
*TOKİ’nin İstanbul'da yapacağı konutların da sosyal konut olarak yapılması sağlanmalı ve TOKİ’nin İstanbul’da daha fazla sosyal konut yapması talep olunmalı TOKİ çalışmaları desteklenmelidir.
8.2.4 İstanbul'da, Kentsel Dönüşüm kanunu kapsamında yapılıp satılamayan konutların Deprem dönüşümü için kullanılması:
Daha önce İstanbul’da 100 milyar TL den daha fazla harcanarak yapılan ancak satılamayan konutların satışı için devletin teşvik paketleri hazırladığı belirtilmişti. Bu konuda alınan tedbirlerin olumlu sonuç verdiği görülmektedir.
Bu konutlar, Kentsel dönüşümünün finansmanını sağladıkları için normal konuttan bir kaç kat pahalıdırlar. Bu nedenle halkın büyük bir bölümü bu konutlara talip olamaz.
Vatandaş bu konutları alabilmek için bankadan kredi almak zorundadır. Bu kredilerin halen 15 yıl olarak uygulanan geri ödeme sürelerinin 20 yılın üzerine çıkarılması halinde; konut satışları daha da hızlanacaktır. Böylece ekonomiye büyük yük olan bu tıkanıklık giderilmiş olacaktır.
8- Hedefler:
İstanbul'un olası depremden ağır zarar görmemesi için;
1.Hedef: İstanbul'da olası depremde ağır hasar görecek veya tamamen yıkılacak 143 200 bina, 7269 sayılı kanun kullanılarak ve Deprem Fonu'ndan (ÖİV) yararlanılarak 10 yıl içinde yıkılıp yeniden yapılmalıdır.
2. Hedef: Olası depremde orta derecede hasar görerek güçlendirmeye gerek duyulan 150 000 konut, DASK Fonu ve dış sigorta fonları kullanılarak, 10 yıl içinde güçlendirilmelidir.
6306 sayılı Kentsel Dönüşüm kanununa göre kendi binalarını güçlendirmek isteyenlere de, 7269 sayılı kanunun 40. maddesi uygulanmalıdır.
3.Hedef: Güçlendirilmesi mümkün olmayan 140 000 konut için, belediyeler tarafından gerekirse dış kredi alınarak 10 yıl içinde sosyal konutlar inşa edilmeli ve mülk sahipleri sosyal konutlara yerleştirildikten sonra orta hasar görmesi muhtemel bu yapılar yıkılmalıdır.
9 En önemli konu:
*Kentsel Dönüşüm yasası ile bu güne kadar ortaya konulan uygulamalar, şehrin Deprem Dönüşümünü engellemiştir.
Bu şehrin Kentsel Dönüşümüne değil Deprem Dönüşümüne ihtiyacı olduğu gerçeği, Deprem Master Planının yazılımı çalışmalarında defalarca dile getirilmesine rağmen rant hırsı hakim olmuş, kaynaklar aşırı derecede israf edilmiş ve 1999 depremleri üzerinden 21 yıl geçmiş olmasına rağmen şehir; bu yanlış uygulamalar nedeniyle depreme karşı güvenli hale getirilememiştir.
Şehirde gereksiz yoğunluk artırmak, kentin tabi hava akımını olumsuz engellemek vb. gibi pek çok olumsuzlukları taşıyan bu uygulamalar; İBB ve Belediyeler tarafından zorunlu haller dışında azaltılmalı ve gerekli olmayan yerlerde durdurulmalıdır.
Kentsel Dönüşüm ile belli bir azınlık kazanmış ama İstanbul'un büyük çoğunluğu kaybetmiştir. Daha fazla zaman kaybı ve kaynak israfına fırsat verilmemelidir. Deprem dönüşümü nasıl gerçekleştirilecektir? Bu konuda hazırladığım Deprem dönüşümü Eylem Planı, aşağıda özetlenmiştir.
DEPREM DÖNÜŞÜMÜ EYLEM PLANI
Deprem dönüşümü, 3 ayrı işlemden oluşmaktadır.
Birinci işlem; depreme karşı teknik güvenliği olmayan yapıların deprem olmadan tespit edilmesi bunların güçlendirilmesine veya yıkılmasına karar verilmesi;
İkinci işlem; güçlendirme çalışmalarının başlatılması veya yıkılması gereken yapıların yıkılması ve
Üçüncü işlem; yıkılan binaların yerine yeni yapıların yapılması.
*Önce kurumların yasalarla belirlenen görev ve sorumluklarını ortaya koyalım.
Yapıların güvenli inşa edilmemesinin ilk sorumlusu belediyeler olduğundan binaların güçlendirilmesi veya yıkım sorumluluğu da öncelikle belediyelerin ve genelde ise Devletin görevidir.
Yıkılan binaları güçlendirerek depremde yıkılmasını önlemek veya yıkılan binanın yerine yenisini yapmak ise öncelikle Devletin görevidir. Belediyeler bu konuda Devlete yardımcı olmalıdırlar.
Deprem dönüşümü nasıl gerçekleştirilecektir? İzleyelim.
Deprem dönüşümünün katılımcıları; TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İBB Başkanlığı, İstanbul İlçe Belediye Başkanlıkları, Mülk sahipleri ve finans kurumları özellikle bankalar.
1. İŞLEM: Depreme güvenli olmayan yapıların tespit olunması:
1.adım Belediyeler bünyesinde Organizasyon biriminin kurulması:
İBB ve İlçe Belediyeleri kendi bünyelerinde bu çalışmaları yürütecek birimleri kurmalıdırlar.
2.adım. Riskli yapıların adres bazında tespiti:
İBB daha önce yayınlamış olduğu raporlarda depremde ağır hasar göreceği veya yıkılacağını belirlemiş olduğu yapılardan BİMTAŞ Teknik elemanları ile beton ve donatı örnekleri alarak yapının depremde ne ölçüde hasar göreceğine dair teknik rapor düzenlemelidir.. Bu işlemler için İBB, Mülk sahiplerinden bir ücret almamalıdır.
Daha ucuz ve çabuk yapılabildiğinden yapıların güçlendirilmesi prensibi esas alınmalıdır.
Bu nedenle İBB tarafından bir Bilim Kurulu teşkil edilmeli ve bu kurul güçlendirme kriterlerini belirlemeli ve yapılacak arazi çalışmalarından elde edilecek bilgilere göre hangi binanın güçlendirilebileceğine karar vermelidir.
İBB, bu teknik raporları işlem yapmak üzere bir taraftan ilgili belediye başkanlığına göndererek ve onları göreve davet etmelidir. Diğer taraftan. İBB bu raporları TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığına göndererek bu yapılar için gerekli çalışmaların yapılması için talepte bulunmalıdır.
3. adım. Mülk sahipleri ile görüşme ve mutabakat sağlama:
İlgili Belediye Başkanlıkları elindeki teknik raporda belirtilen yapını sahipleri ile görüşerek binalarının depreme dayanıklı olmadığını ve binalarının güçlendirilmesi gerektiğini veya yıkıp yeniden yapmaları gerektiğini mülk sahiplerine bildirmeli; yapılacak yıkım ve yapım işinde kendilerine yardımcı olunacağını belirterek mülk sahipleri ile mutabakat sağlamaya çalışmalıdır
Mutabakat sağlanılamayan yapılar için ilgili belediye başkanlığı 7269 sayılı kanunun 3. maddesine göre ''yapının 3 ay içinde teknik şartlara uygun hale getirilmesini aksi halde yapının yıkılacağını'' mülk sahiplerine tebliğ etmelidir.
2. İŞLEM: Binanın güçlendirilmesi veya yıkılması
A-Binanın güçlendirilmesi:
Güçlendirilecek binalarda yapılacak işlemler aşağıdaki 9,10.11.12. maddelerde belirtilmiştir. Güçlendirme çalışmaları açıklanan usuller takip olunarak yapılabilir.
Güçlendirme çalışmalarında kullanılacak krediler için yapının tamamı ipotek edilebilir.
Deprem dönüşümü olduğu için güçlendirme çalışmalarının geri ödemeleri 7269 sayılı kanunun 40. maddesine göre yapılmalıdır.
Güçlendirme çalışmalarında yapı, kısım kısım güçlendirileceğinden taşınmaya dolayısı ile kira bedeline gerek olmayabilir. Böyle bir gereksinme doğarsa gerekli kira bedeli belediyelerce sağlanmalıdır.
Bu çalışmaların konusunda dikkatli, ehil kişiler tarafından dikkatlice yapılması güçlendirme çalışmalarının başarılı olması için şarttır.
Güçlendirme çalışmalarında banka kredilerinin yanında DASK fonundan da yararlanılmalıdır.
B- Binanın yıkılması:
4. adım 6306 sayılı kanunun uygulanması:
Tebligatı alan ve ilgili belediye ile mutabakat sağlayan kişiler 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasasında takip olunan yolu izleyerek önce Kat Mülkiyet Kanununa göre yapının yıkılıp yeniden yapılmasını karara bağlamalıdırlar. İlgili belediye ile mutabakat sağlamayan yapılara ise ilgili belediye re'sen yıkım kararı vermelidir.
5.adım: Binanın iskanının kaldırılması ve tahliye olunması:
İlgili belediye 6306 sayılı kanunda olduğu gibi yapının iskanını iptal ederek ve binayı boşalttırmalıdır.
6. adım. Yapının yıkılması: Yapı ya mülk sahiplerinin anlaştığı bir yüklenici eliyle yıkılmalı ve enkazı kaldırılmalıdır. Ya da mutabakat sağlanılamayan yapılar ilgili belediye tarafından yıkılmalı, enkazı belediye ekipleri tarafından kaldırılmalıdır.
Depreme karşı güvenli olmayan binaların deprem olmadan yıkılması İstanbul'u depreme karşı güvenli hale getirecektir. Belediyeler öncelikle kanunda kendilerine verilen yetkileri kullanarak yıkım işlerini gerçekleştirmelidirler. Bu uygulama en zor uygulama olup olabildiğince mülk sahipleri ile mutabakat sağlanarak yapılmalıdır
Ancak bu uygulamanın pratikte yapılabilmesinin tek şartı vardır. Oda yapılan binaların yerine daha güvenli binaların yapılacağı güvencesidir. Bu da ancak yapının yeniden nasıl ve ne boyutta yapılabileceği konusunda mülk sahiplerini bilgilendirmekle olur.
Yapının yeniden yapılacağı güvencesi olmazsa Mülk sahipleri yıkıma müsaade etmez, direnir. Böyle bir durum uygulamayı başarısız kılar.
7. adım mülk sahiplerine kat irtifakı tapusu verilmesi.
Yapısı yıkılan mülk sahipleri Tapu idaresinden kat irtifak tapularını alacaklardır 6306 sayılı kanun bu işlerin resen yapılacağını belirtmektedir..
3. İŞLEM: Yıkılan yapıların yeniden yapılması
Bu konuda yetki ve sorumluluk Devlete aittir. Devlet'in elinde her türlü ekonomik ve hukuki imkanlar vardır. Sosyal devlet olma ilkesinden hareket etmek suretiyle Devlet, 7269 sayılı kanun gereği depremden sonra ne yapıyorsa ve deprem olmadan Cevizli’de deprem dönüşümünü nasıl gerçekleştirdiyse; Deprem Fonunu kullanarak ve mülk sahibini uzun süreli borçlandırmak suretiyle deprem dönüşümünü gerçekleştirmek zorundadır.
Belediyenin asli görevi konut yapmak değil dar durumdaki vatandaşa sosyal yardımlarda bulunmaktır.
8. adım: Tahliyeden sonra kira ödemelerinin bağlanması:
Mülk sahipleri yeni yapı yapılıncaya kadar kirada kalacaklarından tahliyeden hemen sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na müracaat ederek kira yardımı talebinde bulunmalıdırlar. Bakanlık 18 ay kira vermektedir. Kira bedeli tahliyeden sonra başlamaktadır. Bakanlığın ödeyeceği kira bedeli yetersiz kalırsa ilçe belediyeleri tarafından sosyal yardım desteği sağlanabilir. İBB bu durumda olan kişilere geçici sosyal konut açabilir veya sosyal yardım yapabilir. .
9.adım Müteahhit seçimi, proje yapımı ve onayı, inşaat ruhsatının alınması:
Mülk sahipleri yapılacak yapının projesini hazırlayacak ve ilgili belediye başkanlığındaki onay işlemlerini takip edecek bir yüklenici ile noter sözleşmesi yapmalıdırlar. Yapılacak yapının projesi ilgili belediyesince onaylandıktan ve inşaat ruhsatı alındıktan sonra yapının inşasına başlanacaktır.
Yapıların inşasında şu yöntemler uygulanmaktadır
*Devlet, 7269 sayılı kanuna göre hareket ederek yıkılan binanın yerinde veya başka bir bölgede yeni yapılar yapmakta, mülk sahiplerini bu binalara yerleştirmekte ve onları uzun süre de geri ödenmek kaydı ile faizsiz borçlandırmaktadır.
Deprem dönüşümü için asıl çözüm budur.
İlgili belediyeler yıkımı gerçekleştirilen yapılara ait bilgileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bildirerek yapılacak yapıların bu yöntemle yapılmasını talep etmelidirler.
*Diğer yöntemler ise mülk sahiplerinin belli haklarından vazgeçerek kendi binalarını yapmaları esasına dayanmaktadır. Bunlar birkaç şekilde uygulanmaktadır.
a)En yaygın örneğini 6306 sayılı kanun kapsamında uygulanan Kentsel Dönüşüm çalışmalarında görmekteyiz. Ancak ranta bağlı olan bu yöntem rantı düşük olan yerlerde cazip olmamakta ve uygulanamamaktadır.
b)Rant değerini yükseltmek için parsel bazı yerine ada bazında işlem yapılması gerekmektedir Bu tür uygulamalar deprem dönüşümü için daha gerçekçi bir çözümdür. Belediyeler deprem dönüşümü için bu usulü yaygınlaştırmalıdırlar.
Ancak bu durumda birden fazla yapının mülk sahipleri ile uğraşmak gibi bir sorun ortaya çıkmaktadır ki Belediyeler; mülk sahiplerini ikna etmek gibi bir görevi de üstlenmeli ve bu tür uygulamanın getireceği faydalar konusunda vatandaşı teşvik etmelidirler
Kentsel Dönüşümün değişik bir uygulaması olan bu yöntemde çok sayıda yapı yapılacağından bunların yapımını üstlenecek firmalar banka kredi işlemlerini daha kolay çözebilecek ve yapım için gerekli kredi daha kolay alınabilecektir.
c)Rant değeri düşük olan yapıların dönüşümü: Yıkılan yapının rant değeri düşükse dönüşümü ekonomik yönden en zor olacak konutlar bunlardır. Çünkü yapım kredisi almak için bankaya müracaat ettiklerinde bu konutların mülk sahiplerinin elinde kat irtifak tapularından başka ekonomik başka güçleri bulunmamaktadır. Yıkılan binanın yerinde yeniden yapılmasında sakınca yoksa aşağıda belirtilen adımlara göre hareket edilmelidir.
10. adım Mülk sahipleri ve müteahhidin bankadan kredi talep etmesi:
Mülk sahipleri, müteahhitle yaptıkları sözleşme ile ellerindeki kat irtifakı tapularını ipotek ettirerek bankadan kısmi kredi talep etmelidirler.
Mülk sahipleri aynı anda Çevre Şehircilik Bakanlığına müracaat ederek kullanacakları yapım kredisinin geri ödemesinde 7269 sayılı kanunun 40 maddesinin uygulanmasını istemelidirler. Aynı anda ilgili Belediyeleri de bilgilendirmelidirler.
Bu konu, bu tür yapıların deprem dönüşümü için en önemli ekonomik adımdır. Ve Belediyeler tarafından yakından takip olunmalıdır.
11.adım İnşaatın yapılması ve müteahhide yapılacak ödemeler:
Mülk sahipleri bir Yapı Denetim Firması ile sözleşme yaparak yapıyı bu firma gözetiminde inşa ettirmelidirler. İlk kat inşa olunduğunda müteahhidin yaptığı ve Yapı Denetim firmasınca onaylanan istihkakı bankaya sunulmalı ve bankanın onayından sonra müteahhide ödeme yapılmalıdır. Her kat yükseldikçe ipotek artırılmalıdır. Her kat yapıldıkça ödemeler banka tarafından müteahhide yapılmalıdır.
12, İşin tamamlanması tapu, iskan ve geri ödemeler:
İş tamamlandığında tüm bina banka kredileri için ipotek altına alınmalıdır. Kat mülkiyet tapuları çıkarılmalıdır. İskan alınarak bina mülk sahiplerine tahsis olunmalıdır.
Geri ödemelerin faiz dışında kalan bölümü mülk sahiplerine eşit taksitlerle yapılmalıdır. Alınan kredilerin faizi ise 7269 sayılı kanunun 40. maddesi gereğince devlet tarafından bankalara eşit taksitlerle ödenmelidir.
Bu uygulamada 7269 sayılı kanunun 40 maddesinin uygulanması en önemli hususu teşkil etmekte olup TC Anayasasında belirtilen sosyal devlet ilkesinin vazgeçilmez gereğidir
13- Gerektiğinde yapılacak yasal düzenlemeler veya alınacak kararlar.
7269 sayılı kanunun 40. maddesinin deprem olmadan önce de uygulanabilmesi için gerekli geçici maddenin yasaya eklenmesi,
Deprem dönüşümüne tabi olacak bu tür yapılarda KDV nin %1 olarak uygulanmasının sağlanması,
Yıkılıp yeniden yapılacak binalarda zorunlu olan bodrum kat ve yangın merdiveni gibi bina maliyetini artıran unsurların bedelini karşılamak maksadıyla; bu binalarda imar katsayısının maliyet artışını karşılayacak oranda artırılması için gerekli yasal işlemlerin yapılmasıdır.
ÖNEMLİ NOT: Bunlar yapılmıyor veya yapılamıyorsa rantı düşük olduğu için deprem dönüşümü yapılamayan bu gibi konutların rant değerini yükseltmek maksadıyla imar katsayısı artırılmalı, tercih edilmese de; depremde oluşacak can ve mal kaybını önlemek maksadıyla imar prensiplerinden geçici olarak vazgeçilmelidir.
14. Sosyal konut yapımı:
Güçlendirilmesi ve yıkılıp yeniden yapılması mümkün olmayan yapılar için Devlet ve İBB sosyal konutlar yapmalı ve vatandaşı uygun ödeme koşullarında borçlandırarak bu konutlara yerleştirmelidir.
SON SÖZLER:
İBB. 2019 yılına kadar merkezi iktidarı elinde tutan aynı siyasi parti tarafından yönetildi. Bu süre içinde İstanbul’u bekleyen deprem tehlikesini gidermek için yeterince çalışma gerçekleştirilemedi. Şimdi İBB yönetimi ile Merkezi yönetim arasında ciddi uyum sorunu var. Bu durum İstanbul'un depreme karşı güvenli hale getirilmesi için şüphesiz çok talihsiz bir durum.
Ancak; BU GÜNKÜ İBB YÖNETİMİ BU DURUMUN ÜSTESİNDEN GELMEK VE YAKLAŞAN DEPREM RİSKİNİ AZALTACAK ETKİN ÇALIŞMALARI GERÇEKLEŞTİRMEK ZORUNDADIR. ZAMAN ÇOK DARALMIŞTIR.
Bu konuda en büyük güvence; halkın desteğidir. Bu günün dünyasında Corona-19 nasıl bir gerçekse, olası İstanbul Depremi ve onun yıkıcılığı da bir gerçektir. Devlet, Corona- 19 için her türlü kaynağı nasıl seferber etti ise; İstanbul'u Depreme karşı güvenli hale getirebilmek için de tüm kaynakları daha fazla vakit kaybetmeden seferber etmek zorundadır. İstanbul'un depreme güvenli hale getirilmesi için çok zamanı kalmamıştır.
İBB, DEPREM SORUNUNU ANCAK HALKIN DESTEĞİNİ ALARAK ÇÖZEBİLİR.
BUNUN İÇİN HALKA HEDEFLERİ BELLİ NET PROJELER SUNULMALIDIR.
İSTANBUL'U DEPREME GÜVENLİ HALE GETİRMEK İÇİN AZİMLİ VE KARARLI DAVRANILMALIDIR.
1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra Ülke 2001 yılında ciddi ekonomik kriz yaşadı. Bu depremlerin hasarı İstanbul'un katkıları ile giderilebildi.
İstanbul, buraya kadar ifade olunan tedbirleri almaz ve eğer beklenen depremde ağır hasar görürse Ülke, bu durumun altından maddi ve manevi olarak kalkamaz.
Artık söz değil iş zamanıdır. Her depremden sonra görsel medyayı işgal eden bilim adamları artık yerlerini bu işleri yapacak mühendis, mimar ve şehir plancılarına, konut sektöründe uzmanlaşmış kuruluşlara, hukukçulara ve ekonomistlere bırakmalıdırlar.
Devletimizin bu konuyu çözecek, yani başta İstanbul olmak üzere tüm ülkeyi depremlerden önce güvenli hale getirebilme gücü çok şükür vardır. Önemli olan bu konudaki uygulamaları deprem olmadan gerçekleştirmektir.
Devlet yetkililerinin ve özellikle İBB yetkililerinin; insan hayatının önemi ve İstanbul'un değerini kavrayarak hareket etmelerini önerir ve beklerim..
İstanbul'u depreme karşı güvenli bir şehir haline getirmek görevi, bir insanlık görevidir. Bu görevi yapmayanlar, engelleyenler veya gerekli yardımda bulunmayanlar büyük vebal altında olacaklarını bilmelidirler.
Bu konuda çaba harcayanlara gönülden, derin saygılarımla. 27 Haziran 2020
Selami OĞUZ / İnşaat Yüksek Mühendisi. İTÜ - 1969
7269 SAYILI KANUNUN 40. MADDESİ.
Değişik: 2/7/1968- 1051/1
Değişik: 4/4/1985 - 3177/1 Md.
Bu taşınmaz mallar üzerine, Türkiye Emlak Kredi Bankasının isteği ile bu banka lehine, tapu dairelerince borçlandırma senetlerine dayanılarak, kanuni ipotek tesis olunur.
Konut ve konut inşası ve sair yardımlar için yapılacak borçlandırmalar faizsizdir.
Dükkan ve fırın gibi yerler için yapılacak borçlandırmalar ise yıllık % 4 (Yüzde dört) faize tabidir.
Borçluların hesaplarına tahakkuk ettirilecek faizler, banka ve sigorta işlemleri vergisinden muaftır.
Borçlandırma bedelleri, konut, konut inşası, arsa ve sair yardımlarda en az 20 ve en çok 30; dükkan ve fırın gibi yerler için yapılan yardımlarda ise, en az 5 ve on çok 15 yılda ve eşit taksitler halinde tahsil edilerek fon hesabına yatırılır.
İlk taksit, ihaleli ve emanet işlerinde inşaatların bitirilip hak sahiplerine teslimi tarihinden itibaren iki yıl sonra, Evini Yapana Yardım Yönteminde ve orta hasarlı konut ve işyerlerinin onarımında ise son kredi diliminin hak sahibine ödendiği tarihten itibaren iki yıl sonra başlar.
Değişik fıkra: 30/3/2005 – 5327/4 Md.
Vadesinde ödenmeyen taksitlere dair borç, gecikilen her gün için yıllık % 5 gecikme faizi ile tahsil olunur. Vadesinden önce iki yıllık taksitten az olmamak kaydı ile mevcut borcu defaten ödeyen hak sahibinin borcu % 20 indirime tâbi tutulur.
Değişik fıkra: 31/5/2006 – 5511/1 Md.
Evini yapana yardım yöntemi ile konut veya işyerinin yapımı için yatırım programında yılı ödeneği ayrılan hak sahiplerinden, 29 uncu maddeye göre yürürlüğe konulan yönetmelikte belirtilen mücbir sebeplerin dışında mazereti olmadan iki yıl içinde konut veya işyerlerinin inşaatına başlamayanlar ile mücbir sebep kapsamında mazereti bulunanlardan mücbir sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren kırk beş gün içinde inşaatına başlamayanların veya ayrılan ödeneğinin bir kısmını kullandıktan sonra inşaatına devam etmeyen hak sahiplerinin, konutlarının veya işyerlerinin yapımı yatırım programından çıkarılır ve hak sahipliği kendiliğinden sona erer.
Ek fıkra: 31/5/2006 – 5511/1 Md.
Yılı ödeneği ayrılan hak sahiplerinden kendilerine açılan kredinin bir kısmını kullanıp inşaatın geri kalan kısmını kendi imkânları ile projesine uygun olmak kaydıyla fen ve sanat kurallarına uygun olarak tamamlayan hak sahiplerinden, açılan kredinin;
a) %20'sine kadarını kullanmış olanların kredileri defaten faizsiz olarak,
b) %20'lik dilimden fazlasını kullanmış olanların kredileri ilk iki yılı ödemesiz, konutlar için on beş yılda faizsiz, işyerleri için yedi yılda ve yıllık %4 faizli olarak yıllık eşit taksitler halinde, tahsil edilir. Vadesinde ödenmeyen taksitlerden geçen günler için yıllık %5 gecikme faizi tahsil olunur.
Ek fıkra: 31/5/2006 – 5511/1 Md.
Yılı ödeneği ayrılmasına rağmen mücbir sebep bulunmadığı halde iki yıl içinde inşaatına devam etmeyen hak sahiplerinden, açılan kredinin;
a) %35'ine kadarını kullanmış olanların kredileri defaten ve yıllık % 5 faizli olarak,
b) %35'lik dilimden fazlasını kullanmış olanların kredileri beş yılda ve yıllık %5 faizli olarak yıllık eşit taksitler halinde, tahsil edilir. Vadesinde ödenmeyen taksit miktarları için tebligat tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar geçen günler için 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanundaki temerrüt faizi oranları uygulanır.
Ek fıkra: 31/5/2006 – 5511/1 Md.
Üst üste üç yıl taksitini ödemeyenlerin borçları muacceliyet kesbedeceği gibi, borcun tamamı ödenmeden taşınmaz malların başkalarına satılması halinde de borcun tamamı muacceliyet kesbeder. Bu hükmün uygulanmasında maliyet bedelinden yapılan indirimler tekrar borca eklenmek suretiyle hesaba katılır. Özel afet kanunlarına göre yapılan binalar hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.
Muacceliyet kesbeden hesaplar bankaca kendi usul ve mevzuatına göre takip edilir. Satışa çıkarılan taşınmaz mallara istekli çıkmadığı takdirde, banka en son yapılan satışta, takdir edilen kıymetin % 50 sine (Yüzde ellisine) kadar ihaleye iştirak ederek fon hesabına satın alabilir.
Bu şekilde satın alınan mallar, 31 inci maddeye göre işlem yapılmak üzere, İmar ve İskan Bakanlığına devredilir.
Rehin açıkları ile rehinsiz alacaklardan tahsili mümkün olmayan alacaklar haciz vesikasına bağlandıktan sonra fon hesabından mahsup edilir.
Afetten hasar görmüş binaların onarımı veya kendi yapısını kendi yapacak kimse için yapılan para yardımlarına ait borçlandırmalarda; taşınmaz malı tapusuz ise, kadastro işlemleri sonuçlanıncaya kadar ilgili kimsenin varsa başka tapulu taşınmaz malının ipotek edilmesi, yoksa kefalet suretiyle borçlandırma yapılır.
Banka lehine tesis olunacak ipotek muamelesi bu maddenin 1 inci fıkrasına göre tapu dairelerince takrir alınmadan yapılır.
İnşaatın devamı sırasında veya bitiminden itibaren bir yıl içinde, genel hayata etkili olsun olmasın, ikinci bir afetle binanın zarar görmesi halinde borçlandırma miktarından zarar oranında indirim yapılır. Afetzede isterse, borçlandırma hükümleri dairesinde, İmar ve İskan Bakanlığınca tespit olunacak miktarda yeniden inşaat yardımı yapılabilir.
Bu kanuna ve afetle ilgili hüküm taşıyan diğer kanunlara göre, ayrı tarihlerde iki defa hak sahibi olarak konut yardımı gören veya görecek olanlardan, genel hayata etkili üçüncü bir afetten konutları oturulamayacak derecede zarar gören hak sahiplerinin ödeme güçlerini kaybetmeleri halinde, Cumhurbaşkanı Kararı ile önceki borç bakiyeleri terkin olunabilir.
EK- 2 KANAL İSTANBUL'A ALTERNATİF ÖNERİ
İBB tarafından 10 Ocak 2020 tarihinde düzenlenen Kanal İstanbul çalış tayında Hukuki çerçeve ve güvenlik konulu oturumda söz alan Doç Dr Ceren Zeynep PİRİM şunları söyledi
"1936 da imzalanan Montrö Sözleşmesi ile Boğazlarda ki hakimiyetimiz artıyor. Boğazdan geçecek gemiler 6 farklı unsur taşıyor. Sözleşmenin önemi savaş gemilerinin barış zamanında Türkiye'yi önceden ihbar etme gerektiğini şart koşuyor. Bu şart Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin güvenliğini artırıyor. Karadeniz’e kıyısı olmayan gemiler Karadeniz'de 21 günden daha fazla kalamıyor.
Sözleşme Türkiye’ye savaş zamanında Boğazları kapatma yetkisi veriyor. Boğazlar ülkenin içerisinde kalsa dahi uluslararası hukukun kapsamı dahilindedir ve Montrö Sözleşmesi Türkiye'nin lehinde bir sözleşmedir.
Sözleşmenin iptalinde yeni bir ADOK düzenlemesi kabul edilecektir ve sonucu takdirlerinize sunuyorum. Montrö Boğazlar Sözleşmesinin sona ermesi halinde Boğazlar iki ayrı suyolu olarak izlenecek, transit geçiş kapsamından çıkarılacaktır. Montrö Boğazlar Sözleşmesinin iptali savaş uçaklarının Boğazlardan geçememe kuralının yok olmasına sonuç açacaktır. Sözleşmenin riske atılması bir yana yararımıza olduğu açıktır. Türkiye'nin sözleşmeyi bozmadan statükoyu devam ettirmesi gerekiyor. "
Yukarıdaki cümlelerden şu anlamı çıkarabiliriz. Nerede açılırsa açılsın Marmara Denizini Karadeniz'e bağlayacak herhangi bir suyolu, Montrö Sözleşmesi ile belirlenen Boğazlardaki transit geçiş şartlarını değiştirme niteliğinde olduğundan Türkiye'nin lehinde olmayacaktır.
Marmara Denizi'ni Karadeniz'e bağlayacak böyle bir suyolu Ulusal güvenliğimizi ilgilendirmektedir. Böyle bir suyolunun yapılabilmesi için referandum ile halkın oyuna başvurmak gerekir.
Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler Gürcistan, Rusya, Ukrayna, Romanya Bulgaristan ve Türkiye'dir. Bu ülkelerden Türkiye’nin yanında 29 Nisan 1994 tarihinden buyana Romanya ve Bulgaristan, NATO ülkesidirler
Karadeniz'de NATO üstünlüğü isteniyorsa; açılması gereken su yolu Kanal İstanbul değil aşağıda verilen haritada görüleceği üzere Meriç Nehri- Tunca nehri üzerinden- Bulgaristan'ın Burgaz limanına ulaşan suyolu olmalıdır.
İlgililerin görüşlerine sunuyorum.
