Sayın dost ve hemşehrilerim,
Değerli gençler,
Köşe yazıları bölümünde bugüne kadar yazmış olduğum yazılarda,
- Bu vatanın ne kadar kıymetli olduğunu,
- Atalarımıza ve şehitlerimize sahip çıkmanın önemini anlatmaya,
- Bu vatanda yaşamaya layık olabilmek için geçmiş kültürümüzü yaşatma ve ecdadımıza saygı gösterme gereğini vurgulamaya çalıştım.
Ermenilerin, Atalarımıza yapmaya cüret ettikleri haksız iddialar, yaptıkları talepler ve saygısızlıkları milletçe önlemenin en etkin yolunun; atalarımızı ve şehitlerimizi her sene görkemli ve anlamlı törenlerle anmak, gençliğimizi bu doğrultuda yetiştirmek olduğuna inanıyorum.
Bu maksatla T.C. Milletvekillerini ÇAĞRI başlığı altında göreve davet eden bir mektup hazırladım.
Bu mektubu okuyunuz,
Onaylıyorsanız düşüncelerinizi bildiriniz.
Onay sayısının çokluğu atalarımıza ve şehitlerimize bağlılığımızın, böylece bu vatanda yaşamayı hak edip etmeyişimizin bir göstergesi olacaktır.
Saygılarımla,
Selami OĞUZ
ÇAĞRI
Türkiye Cumhuriyeti'nin saygıdeğer Milletvekili ..........,
Ermenistan'ın ve Ermeni diasporasının her sene 24 Nisan günü TC'den "1- Soykırımın kabulü, 2- toprak ve 3- tazminat" olarak özetlenen talepleri; kamuoyunun gündemini belirlemekte ve özellikle "Soykırım iddiaları" bu konuda yeterince bilgiye sahip olmayan milletimizi derinden etkilemektedir.
İçimizde bu iddiaların yanında yer alan ve "Hepimiz Ermeniyiz" diyebilen kişilerle, bir kısım basının ve belli çevrelerin etkili desteğini alarak Atalarımızı haksızlık ve saygısızlıkla suçlayan yayınlar; toplumumuzun duyarlı vicdanlarında derin yaralar açmaktadır.
Hele "karşı taraftan hiçbir olumlu yaklaşımın olamayacağı bilinmesine rağmen" 2014 yılında devlet yetkililerinin vermiş oldukları "Taziye" demeçleri," milletin suskun gönüllerindeki yaraları bir kere daha sızlatmıştır.
Oysa tarihi gerçekler apaçık ortadadır.
1- Ermenilerin iddia ettiği gibi 1915 tehcir ve sonrasındaki olayların soykırım ile uzaktan yakından bir ilişkisinin bulunmadığı gerçeği:
- ABD senatosunun 1 Haziran 1920'de 13'e karşı 52 oyla aldığı karar ile hukuken,
- Mustafa Kemal'in 26 Şubat 1921'de "Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan ekserisi şayet İtilaf devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasaydı, evlerine dönmüş olurlardı." beyanatı ile resmen;
- İngilizlerin Malta duruşmaları nedeniyle 25 Ekim 1921 tarihinde aldıkları karar ve suçlanan sanıkların serbest bırakılması ile hukuken teyit edilmiş,
- Ermeni sorunu Lozan Antlaşması ile 24 Temmuz 1923'te hukuken ve siyaseten çözümlenmişti.
2- 1910 - 1922 yılları arasında Ermeniler tarafından Anadolu'da ve Kafkasya'da yapılan katliamların acı gerçeği, bugüne kadar pek dile getirilmedi, toplumumuzdan hep gizlendi ve gözardı edildi.
TC Devlet Arşivler Genel Müdürlüğü, 18 Nisan 2005 tarihinde "Ermeni çeteleri, söz konusu yıllarda Anadolu'da ve Kafkasya'da 523955 kişiyi katletti" başlığıyla bu gerçeği kamuoyuna açıkladı.
Bu gerçeği toplumumuz bugün yeterince bilmiyor ve Atalarımıza o yıllarda uygulanan mezalimden toplumumuzun haberi yok.
3- Bugün, Ermenilerin Müslüman Türk milletine yaptıkları bu katliam ve mezalimin hesabının sorulması gerekirken, tam tersi bir itham ve karalamayla karşı karşıyayız.
Şimdi, Atalarımıza 1910 - 1922 yıllarında uygulanan bu mezalimi topluma anlatmak ve Atalarımıza Saygı ve Şehitlerimizi Anma görevimizi yeterince yerine getirmek; bu nesillerin geçmişe olan vazgeçilmez borcu olarak önümüzde duruyor.
Bu düşünceler içinde hareket ederek;
"24 Nisan gününün Atalarımıza Saygı ve Şehitlerimizi Anma günü" olarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramına dâhil edilmesinin,
24 Nisan gününde her ilde yapılacak anma toplantılarıyla Atalarımıza ve Şehitlerimize olan saygı, şükran ve minnet duygularımızın ifade edilmesinin,
Böylece toplumumuzun başı dik, haklı ve saygın gerçek kişiliğine kavuşturulmasının gereğine inanıyorum.
Bu konuda yapılacak hukuki düzenlemeler konusunda gerekli işlemleri yapmanızı sizlerden bekliyor ve sizi göreve davet ediyorum.
Derin saygılarımla,
Selami OGUZ